Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Ankara | ||||||||||||||||
Biyografi - Yakup Kadri Karaosmanoğlu | ||||||||||||||||
27 Mart 1889'da Kahire'de doğdu. 13 Aralık 1974'te Ankara'da öldü. Öğrenimini Manisa, İzmir ve İskenderiye'de tamamladı, İstanbul'da ilk yazılarını Peyam ve İkdam[You must be registered and logged in to see this link.]inde yayınladı. Millî Mücadele yıllarında [You must be registered and logged in to see this link.]'da [You must be registered and logged in to see this link.] ile birlikte çalıştı. Tiran, Prag, Lahey, Bern elçiliklerinde bulundu. Manisa milletvekili seçildi. Yazı hayatına [You must be registered and logged in to see this link.]'nda başlayan [You must be registered and logged in to see this link.], toplumsal değişmeleri ve [You must be registered and logged in to see this link.]î olayları ele aldığı romanlarıyla tanındı. Tanzimat'tan Cumhuriyete kadar görülen nesillerin sosyal bunalımlarını, çatışmalarını, yaşayış ve görüş farklılıklarını ayrı ayrı romanlarda tahlil etti. Birçok baskısı yapılan, sinemaya aktarılan ve yabancı dillere çevrilen romanları şunlardır: [You must be registered and logged in to see this link.](1922), [You must be registered and logged in to see this link.] (1922], [You must be registered and logged in to see this link.] (1927), [You must be registered and logged in to see this link.] (1928 [You must be registered and logged in to see this link.] (1932), [You must be registered and logged in to see this link.](1934), [You must be registered and logged in to see this link.] (1937), [You must be registered and logged in to see this link.] I, II (1953, 1954), [You must be registered and logged in to see this link.] (1956) | ||||||||||||||||
Romanın Özeti | ||||||||||||||||
Cumhuriyetimizin başkenti Ankara'yı anlatan [You must be registered and logged in to see this link.]'nin "Ankara" adlı romanı, üç ayrı dönemi ve bu dönemlerin Ankara hayatını yansıtması yönüyle ilginç ve okunmaya değer bir eserdir. Romanın başkahramanı Selma Hanımın hayatı, evlilikleri ve insanî ilişkileri ile birlikte Ankara'nın üç dönemi canlı tasvir ve olaylarla verilir.Bu dönemler: 1. Millî Mücadele'den önceki Ankara (Savaş zenginlerinin, yolsuzlukların ve arayışların belirdiği Ankara) 2. Millî Mücadele'deki Ankara (Millî silkinişin ve yeniden toparlanan, zaferi kazanan Ankara) 3. Millî Mücadele'den sonraki Ankara (Savaş sıkıntılarının geride kaldığı, modernleşen ve bir o kadar da özünden kopup sosyeteleşen Ankara) Selma Hanım, İstanbul'daki bir bankada muamelât şefi olarak görev yapan kocası Ahmet Nazif Bey ile birlikte Ankara'ya gitme hazırlıkları yapar. Önce deniz yolu ile İnebolu'ya; oradan da kara yolu ile (İnebolu - Kastamonu - Çankırı güzergâhı = İstiklâl Yolu) Ankara'ya gelirler. Onların Ankara'ya gelmek istemelerindeki en büyük amaç; bir kurtuluş ümidi aramalarıdır. Çünkü, İstanbul yabancı devlet askerleri tarafından işgal altındadır ve Türklere her türlü işkence ve zulüm yapılmaktadır. Onlara göre; Ankara'da başlatılan Millî Mücadele, dolayısıyla Ankara adı, bir kurtuluş umududur. Selma Hanım ve Nazif Bey, Ankara'ya gelişlerinde Tacettin Mahallesi'ndeki küçük bir eve yerleşirler. Yerleştikleri evin sahibi Ömer Efendi ve ailesi Ankara'nın seçkin kimselerindendir. Bu seçkinlik, soydan ziyade para ve mala dayanmaktadır. Ömer Efendi ve ailesi Birinci Dünya Savaşı'ndan yararlanmayı bilen savaş zenginlerindendir. Birinci Dünya Savaşı döneminde bu tür zenginlerin birdenbire ortaya çıkması olağan olduğu için halk, Ömer Efendiyi ve ailesinin bu türedi zenginliğini yadırgamaz. "Zira Büyük Kavga'da cephe gerisini tutanlardan birçoklarının, yalnız Ankara'da değil, memleketin her bucağında böyle hiç yoktan servet ve samana konuverişleri en tabiî hadiselerden biri hâlini almıştır." (Karaosmanoğlu, 1934:23) Nazif Bey, bir gün eski arkadaşlarından Murat Beyle karşılaşır. Murat Bey, Büyük Millet Meclisi'nde mebustur ve Etlik'teki bağ evinde oturur. Murat Bey; Nazif Bey ve karısı Selma Hanımı Etlik'teki bu bağ evine davet eder. Ankara'nın monoton havasından sıkılan Selma Hanım, kocasını razı eder ve Murat Bey'in Etlik'teki bağ evine gidilir. Murat Beyin evinde bir başka misafir daha vardır. Binbaşı Hakkı Bey... Selma Hanım, Bnb. Hakkı Beyin gururlu, milliyetçi ve vatanperver düşünceleri karşısında büyülenir. Sonraki günlerde ve haftalarda Bnb. Hakkı Bey ve Selma Hanım at gezintilerine çıkarlar. Nazif Bey, karısı Selma Hanımın Bnb. Hakkı Beyle yaptığı bu at gezintilerine sesini çıkarmaz, doğal karşılar. Fakat, ev sahibi Ömer Efendi; Selma Hanım, kocası Nazif Bey ve Bnb. Hakkı Beyin tutum ve davranışlarını hoş karşılamaz; onları "yabanlar" olarak nitelendirir. Nazif Bey, Ömer Efendinin kendileri için kullandığı "[You must be registered and logged in to see this link.]lar" kelimesini, "yabancılar" olarak yorumlar. Ömer Efendi, bu kişilerin hareketlerini onaylamamasına rağmen sesini çıkarmaz. Çünkü, neticede Nazif Bey, bankada çalışmakta ve biri mebus, diğeri binbaşı olan iki önemli dostu bulunmaktadır. Ne de olsa bu makamlarda bulunan kimselere ihtiyacının olacağını düşünür ve beğenmese de onlarla iyi geçinmenin menfaati icabı olduğuna kanaat getirir. Bir başka gün Selma Hanım; kocası Nazif Bey, kocasının arkadaşı Murat Bey ve ailesinin, Bnb. Hakkı Beyin de birlikte bulunduğu bir sohbet toplantısında Neşet Sabit adında İstanbul'dan yeni gelmiş bir yazarla tanışır. Selma Hanım, Bnb. Hakkı Beyden etkilendiği gibi, Neşet Sabit Beyden ve konuşmasından çok etkilenir. Neşet Sabit'in Selma Hanım üzerinde bıraktığı bu etki, sonraki zamanlarda da kendini gösterir. Selma Hanım, silâh kullanmayı iyi bilir. Bnb. Hakkı Beyin yaptırdığı atış denemelerinde başarılı olur. Bu başarısından cesaret alan Selma Hanım, Bnb. Hakkı Beyden kendisinin cephe ya da cepheye yakın yerlerde görevlendirilmesini talep eder. Bu talep karşısında Bnb. Hakkı Bey, aracı olur ve onun Eskişehir'deki bir askerî hastahanede görev almasını sağlar. Selma Hanımın hastahanede göreve başlamasından bir hafta sonra Yunanlılar taarruza geçer. Bu durumda Ankara'ya geri döner. Ankara halkı, ümitsiz biçimde şehri boşaltma faaliyetlerine girişir. Selma Hanım ise, Yunanlıların Ankara'ya gelemeyeceği konusunda kesin inançlıdır. Çünkü, hastahanede görev yaptığı kısa süre içinde yaralı askerlerin bir an önce cephedeki arkadaşlarının yanına dönme isteklerini unutamamıştır. Bu inancını, tanıdığı herkese söylemeye ve halka moral vermeye gayret eder. Kocası Nazif Beyin tüm ısrarlarına rağmen Ankara'yı terk etmez ve Cebeci hastahanesindeki görevinin başından ayrılmaz. Ona göre, Ankara; vatanın kalbinin attığı kutsal bir şehirdir. Millî uyanış ve zafer; ancak Ankara'daki mücadeleye bağlıdır. Bu nedenle Ankara, terk edilmemelidir. Nazif Bey, karısı Selma Hanımın kendisini dinlememesi karşısında ondan ayrılır. |
PVP SERVERLER FORUM