PVP SERVERLER FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
PVP SERVERLER FORUM

You are not connected. Please login or register

Etik Felsefesi

Go down  Message [Page 1 of 1]

1Etik Felsefesi Empty Etik Felsefesi Mon Jun 08, 2009 7:07 am

^^obicham_te^^

^^obicham_te^^
Bayan Smod
Bayan Smod

AHLAK

Kavram ve tanımlar [değiştir]Ahlak kelimesi hulk'un çoğulu olup huylar, seciyeler anlamına gelir. İngilizcede moral, morality bu anlamda kullanılır ve ahlak bilimine ethics, etik denir.

Bütün dinlerin temeli ahlaka dayanır. İslam ahlakı, 'İslam güzel ahlaktan ibarettir' hadisinde ifade edilmiştir. İslam ilimleri içinde ahlak ilmi ayrı bir daldır.

Ahlâk, kelimenin en dar anlamıyla, neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir. Terim genellikle kültürel, dini, seküler ve felsefi topluluklar tarafından, insanların (subjektif olarak) çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inancı için kullanılır.

Yanlış ve doğrular hakkındaki bu tip kavram ve inançlar çoğunlukla bir kültür veya grup tarafında genelleştirilir ve kanunlaştırılır, buna göre de (kültür veya grubun) üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bu tür bir kanunlaşmanın uygunluğu da ahlâk olarak anılabilir, ve grup varlığının devamının bu ilke ve kanunların uygunluğu, uygulanması üzere olduğunu belirtebilir. Bu durumlarda, uygulamayı kabullenen bireyler ahlâklı olarak tanımlanırken, uygulamayı reddeden veya davranışlarında barındıramayan bireyler toplumsal anlamda dejenere olarak tanımlanabilir.

Bu nedenlerle ahlak, iyi bir yaşamın temelini teşkil eden inançlar bütünü olarak da görülebilir. İnsanlık tarihinin büyük bir kısmında, dinler ideal bir yaşama dair görüş ve düzenlemeler getirmiştir, bu nedenle ahlak, çoğunlukla dini emir ve prensipler ile karıştırılmıştır. Seküler ortam ve durumlarda, ahlak hayat tarzı seçimi gibi şeylerle ilgili olarak sunulabilir. Zira bu daha çok, bireysel anlamda iyi bir hayat fikrini temsil eder ki bireyler genellikle bulundukları toplumda benzer zihin yapısı ve görüşlere sahip olan insanların inanç ve değer sistemlerine uygun bir yol seçmektedirler.

Ahlakı sistematik biçimde inceleyen dal, felsefenin bir dalı olan etiktir. Etik, çeşitli soru ve sorunları sorar ve bunları inceler; birisinin belirli (spesifik) bir durumda nasıl davranması ("uygulamalı etik"), birisinin ahlaki bir durum veya görüşü nasıl kanıtlayacağı ("normatif etik") ve birisinin etik veya ahlakın kökten yapısını nasıl anlayacağı ("meta-etik") gibi.

Örneğin, bugün ABD'de kürtajın ahlaki açıdan izin verilebilir (caiz) olup olmadığı uygulamalı etikte tartışılan güncel sorulardandır. Normatif etikteki yaygın bir soru da, kişinin birisini korumak amacıyla yalan söylemesinin ahlaki olarak savunulup savunulamayacağıdır. Meta-etik ise, "iyi"nin varlığını nasıl doğruladığımızı yoksa her şeyin göreceli olduğunu ve ahlakın sadece birisinin tercihlerinin ifadesi olup olmadığı sorularını sorar ve inceler.

Tabii ki her toplumda nasıl davranmamız gerektiği ile gerçekte nasıl davrandığımız arasında bir ayrışma vardır; yani hipotetik bilgelik ile gerçek ahlak arasında bir fark mevcuttur.

Sosyal hayat ahlakı büyüme denen zorlu süreçte belirliyorsa bu ahlak ahlaki midir sorusunun cevabını her bireyin kendini oluşturmasında aramak gerekecektir.İnsan bireysel varlığını toplum içinde ve toplumun kabul gören anlayışları doğrultusunda şekillendirerek kendini 'görünür' kılıyorsa doğal ve gerçek olmayan bir değerler sistemini temsil etmekten uzak duramayacaktır.Ahlak her şeyden önce kuantum fiziğinde olduğu gibi bir diğerine göre konumlanan ve bizzat mevcut olan durumu dolayısıyla mistizmin dışında evrensel,ilahi ve haktanır bir ahlaktan söz etmek pek mümkün olamayacaktır.Herkes aynı hayatın içinde bir ayna örneğindeki gibi bütünün bir parçasını oluşturuyorsa hangi tavır ahlakdışı adledilecektir.Mevlana'nın dediği 'ben ikiliği bir yana koydum,iki alemin bir olduğunu gördüm' sözü Ben'in hayatı oluşturan kaosta,herkesin dahil olduğu o toplumsal Ben'de benim ayak izim yok demekten öte nedir.

2Etik Felsefesi Empty Re: Etik Felsefesi Mon Jun 08, 2009 7:07 am

^^obicham_te^^

^^obicham_te^^
Bayan Smod
Bayan Smod

DEĞER

Değer kavramı, öncelikle genel anlamda kişinin nesne ile ilişkisinden doğan nitelik olarak anlaşılır. Bu anlamda değer öznel bir görüş açısından değerlendirilir. Dolayısıyla da değer kişiden kişiye değişebilmekte, farklı türde değer düzeyleri ortaya konulabilmektedir. Değer'in bir başka ya da ikinci bir anlamı ise, kişinin kendi kişiselliğinin dışında, yani insanın deneyimlerinin dışında kendi başına varolan kendinde bir nitelik olarak anlaşılır. Max Scheler ve Nicolai Hartman'da bu yönde bir görüş görülür. Buna göre değerler, biçimsel yönden ve içeriksel yöänden olmak üzere ikiye ayrılırlar. Sonra bu alanlar da kendi alt bölümlerine ayrılabilirler. Değer kavramı hem nesne alanında hem de mantıksal alanda, ahlaksal alanda ve estetik alanda ortaya çıkar. Değerleri felsefenin ana konusu yapan ve ayrıca değerlerin incelenmesini hedefleyen felsefe eğilimi de sözkonusudur ve bu değer felsefesi olarak adlandırılır

DOĞRULUK

Doğruluk, hakikat olarak da kullanılan felsefe terimi ya da kategorisi. Felsefenin bütün gelişim aşamlarında, felsefe içi tartışmalarda ve tanımlamalarda belirleyici bir konu başlığı olarak yer almıştır. Dolayısıyla genel bir tanımı olmaktan çok, her felsefe eğiliminde ya da okulunda farklı şekillerde tanımlanışları sözkonusudur. Yine de genel bir tanımlama yapılacak olursa, Dogruluk ya da Hakikat, gerçek’ten ya da gerceklik’ten ayrı olarak belli bir gerçekliğin düşünsel ya da zihinsel olarak temsil edilmesi ve temsilin gerçeklige uygun olması halidir diyebiliriz. Bu son derece sorunlu bir tanımlamadır sözkonusu felsefe-içi tartışma bağlamında; özellikle de günümüz felsefe tartışmalarının ya da bu tartışmaların sonuclarının boyutları dolayısıyla.

Her felsefe eğilimi ya da akımı belli bir epistemolojik model kullanmakta ve dolayısıyla Dogruluk kategorisi buna göre farklı niteliklerde ele alınıp değerlendirilmektedir.

Çok genel olarak, Doğruluğun, felsefe bağlamında epistemelojik ve ontolojik olmak üzere iki ayrı bağlamda ele alındığını belirtmek mümkündür.

Epistemelojik olarak doğruluk, bilgi etkinliğinin temel bir kavramıdır ve bilgiyi bilgi olmayan biçimlerden ayırmak üzere kullanılır. Doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir olan bilgi düzleminde ele alınır. Doğruluk, doğrulanabilir bilginin kuramsal ifadesidir. Buna göre doğruluk varolana dair bildirimde bulunan özneyle birlikte mümkündür. Özne-nesne ilişkisi bağlamında yer alan ve öznenin nesneyi bilişinin niteligini belirten bir kategoridir. Ontolojik doğruluk kavramı ise, doğruluğu varlığın özüyle özdeş olma hali olarak ele almak anlamına gelir. Burada bilginin doğruluğunun bir özne-nesne ilişkisi sorunu değil varlığın özüyle ilgili oldugu varsayılır.

Doğruluğun bir uygunluk hali mi, bir tutarlılık konusu mu, yoksa bir uzlaşım sorunu mu olduğu üzerine önemli kuramsal tartışmalar Platon’dan beri süregelmektedir, ve postmodern durum içinde bu tartışmalar yön değiştirmiş ve yeni bir boyut kazanmıştır. Genel geçer bir tanımın ötesinde, Felsefe tarihi içinde epistemelojik alandaki gelişmenin ayrıntılı bir dokümantasyonu ortaya konulmaksızın yeterli bir dogruluk ya da hakikat tanımına ulaşmak olanaklı değildir.

3Etik Felsefesi Empty Re: Etik Felsefesi Mon Jun 08, 2009 7:07 am

^^obicham_te^^

^^obicham_te^^
Bayan Smod
Bayan Smod

ÖZGÜRLÜK

Özgürlük veya hürriyet, Almanca Freiheit, Fransızca liberté, İngilizce liberty, freedom, Latince libertas olarak tanımlanan ve siyasal, toplumsal, felsefi ve gündelik yaşam alanlarında ceşitli anlam boyutlarında kullanılan kavram ya da kategori.

En genel haliyle, özgürlük, bağlı ve bağımlı olmama, dış etkilerden(etkenlerden) bağımsız olma, engellenmemiş ve zorlanmamış olma halini dile getirmektedir. Buna paralel baska bir gündelik tanımı, insanın kendi kararlarını kendi istemine ve düşüncelerine göre belirleyebilmesi, ve kendi seçimlerini kendi iradesiyle yapabilmesi olarak belirir. Burada özgürlük bir irade özgürlüğüdür. Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük'de özgürlük sözcüğünü şöyle tanımlamaktadır:

"1. Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî.
2. Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet."[1]
Siyasal ve toplumsal alanda özgürlük kavramı daha karmaşık ve çok-anlamlı tanımlar ve tartışmalar getirir beraberinde. Felsefianlamda (düzlemde) ise kavram tamamen kuramsal boyutta değerlendirilir ve düşünce tarihinin başlangıcına kadar uzanan bir geçmişe sahip olarak ortaya çıkar. Hemen bütün öğretilerin bir özgürlük tanımlaması ve buna göre bir özgürlük talebi vardır. Aydınlanmacılık ile berber özgürlük, felsefi ve toplumsal bir ilke olarak formüle edilmeye girişildi. Modernizm, başlangıcından itibaren mutlak bir özgürlük talebi ve iddiasi olarak ortaya konulmuştur.

İstenç özgürlüğü, irade özgürlüğü, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, bireysel özgürlük, toplumsal özgürlük ve benzeri kavram ve kategoriler felsefi Özgürlük nosyonu başlığı altında tartışılıp değerlendirilen ve siyasal içerimleri de olan birkaç önemli kavramdır.

Özgürlük kavramının iki farklı bağlamdaki temel maddeleri:

Özgürlük (felsefe) - felsefî anlamda özgürlük kavramı.
Özgürlük (siyaset) - siyasî anlamda özgürlük kavramı

4Etik Felsefesi Empty Re: Etik Felsefesi Mon Jun 08, 2009 7:08 am

^^obicham_te^^

^^obicham_te^^
Bayan Smod
Bayan Smod

İSTENÇ

İstenç, Eski Türkçede irade anlamında kullanılıp, belirli bir yapabilme gücünü ya da itici gücün varlığını belirtmek için kullanılır.

Buna bağlı olarak bir kaç yönden istenç kavramını belirtmek gerkir: İlk olarak, istencin, özgürlüğü de kendinde barındıran bir isteme durumu olarak tarif edilmesi sözkonusudur. Öte yandan bir bilinç yetisi olarak da belirtilir. Buna göre tasarımlarımız ve görüşlerimiz üzerinde bilinçli bir seçme ve karar verme yetenegimiz sözkonusudur. Bir başka anlamda ise, istenç, duygulanımlardan bağımsız olarak, salt akla dayalı bir isteme durumunun mümkün olduğunu varsayar; yani her tür isteme ve eylemliliklerimizi rasyonel olarak belirleyebiliriz önermesini dile getirir. Bunun yanı sıra istenilen şeyi fiilen yapabilme ve bir kararı yerine getirebilme yeteneği ya da gücü de istenç kavramının içeriğinde yer alır. Son olarak, bütün bu tanımları içerecek şekilde, istenç, dünyanın ya da yaşamın, hem rasyonel hem de özgür bir şekilde gerçekleşmesi olarak blirtilip tanımlanabilir.

İstencin, bazı bakımlardan, özgür irade olarak anlaşılması sözkonusudur. Felsefe akımı olarak istenççilik, burada belirtilen istenç kavramının anlam katmanlarını içererek meydana gelmiştir.

TIP ETİĞİ

En genel anlamda tıbbi uygulamlar ve tutumların iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış olarak değerlendirilmesi ve bu değerlendirmelerin belirli ilkelere oturtulması girişimi tıp etiğinin alanını oluşturmaktadır. Felsefenin etik alanındaki tarihsel bilgi ve yaklaşımlar bu alanda görülmekte, ortaya atılmış olan soru ve yaklaşımlar tıbbi pratik alanındaki sorunlarla birlikte yeniden temellendirilmeye ya da değerlendirilmeye çalşılmaktadır. Erdem etiğinden mutluluk ahlakına; John Stuart Mill'in pragmatizminden, Kant'ın normatif etiğine kadar bir çok etik yaklaşım bu tartışmalar içinde yer almakta ve tartışmaları belirlemektedir. Etiğin ne olup ne olmadığı, evrensel bir etiğin olup olamayacağı, etik ilkelerin genel geçerliliğinin çerçevesinin ne olduğu da birçok etik meselede olduğu gibi somut bir gereklilik olarak bu tartışmalarda yer alır. Biyoetik'ten farklı olarak tıp etiği, insan yaşamı ve sağlığı noktasından etik bir soruşturma yürütmekte, neyin doğru, savunulabilir ve geçerli olduğuna dair çıkarsamaları belirli ilkeler doğrultusunda ortaya koymaya çalışmaktadır. Etiğin tıbbi alanda uygulanması ciddi sorunları beraberinde getirmekte ve bunlar farklı yaklaşımlar arasındaki tartışmalarla sürdürülmektedir. Hangi ilkelerin kesin vazgeçilmez ve koşullar ne olursa olsun geçerli olduğu, ya da belirli koşullarda olmadığı, eğer böyleyse ahlaki davranışın hangi koşulda nasıl bir geçerlilikle belirleneceği önemli ve genel tartışma başlıklarıdır.

5Etik Felsefesi Empty Re: Etik Felsefesi Mon Jun 08, 2009 7:08 am

^^obicham_te^^

^^obicham_te^^
Bayan Smod
Bayan Smod

ERDEM

Erdem kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. İnsanın ve yaşamın anlamı nedir sorularına verilen felsefi cevap başlangıçta "erdemli olmak" olarak belirtilmiştir. Örneğin mutluluk yaşamın temel amacıdır ve mutluluğa ulaşmanın yolu erdemli olmaktan geçer. Erdemli olmaksa ancak bilgi sahibi olmakla mümkündür bu düşünceye göre.


Antik Çağ'da erdem
Sokrates, Platon, Aristotales felsefi etkinliklerinin önemli bir bölümünü erdem okonusu üzerine yürütürler. Mutluluk ve erdem birbirleriyle ilintili önemli iki kavram olarak ele alınır. Sokrates yaşamın ve dolayısıyla ahlaksal eylemlerin amacının mutluluk olduğunu belirtirken, bunun bilgi ile mümkün oduğunu ileri sürer. Dolayısıyla erdemli olmak bilgi sahibi olmakla olanaklıdır ve bu da mutluluk sağlayacaktır. Kıbrıslı Zenon, mutluluk için erdemli olmayı yeter şart olarak ileri sürdüğünde bu düşünceyi açıkca belirtir.Benzer şekilde yaşamın temeline acıdan sakınmayı ve mutlu olmayı koyan Epikurosculuk da, başka bir açıdan böyle bir temel ilkeye dayanır; "komşun farkına vardığında utanacağın bir şey yapma". Bu yaklaşım, erdemli olmayı, mutluluğun temeline bu şekilde yerleştirir.Bilgi insanı erdemli yapar buna göre, çünkü ahlaki anlamda doğru davranmayı sağlayacak olan şey bilgidir.

Daha sonraları giderek ahlak felsefesinin kavramlarından biri olarak yer edinmiştir. Buna göre, erdem, hangi davranışların insanca ya da kabul edilir olduğunu belirten bir kavramdır. Ahlaki doğruluk erdemli olmakla bir anlamda tutulur bu anlamda. Bu genel tanımın ötesinde ahlak felsefeleri farklı şekillerde bir erdem anlayışı geliştirmişlerdir. İyi-kötü, doğru-yanlış kavramlarında görülen topluma, yere, zamana göre farklılıklar erdem kavramının da farklı şekillerde düşünülüp anlaşılmasını getirmiştir beraberinde. Bir çok filozof erdemi bu anlamda felsefenin merkezine yerleştirmiştir; buna istenc/ya da iradenin ahlaksal iyiye yönelmesidir erdem.

6Etik Felsefesi Empty Re: Etik Felsefesi Mon Jun 08, 2009 7:08 am

^^obicham_te^^

^^obicham_te^^
Bayan Smod
Bayan Smod

NORMATİF ETİK

Normatif etik, belirlenimci etik, değer etiği ya da faydacılık gibi farklı etik türlerinden biridir ve asıl olarak Kant'ın etik üzerine felsefi düşüncelerinde belirginleşen bir eğilimin adıdır.Normatif, yani kural koyucu bir etiktir sözkonusu olan.Baska bir açıdan, bir kurala ya da ilkeye göre değerini bulan bir etiktir bu. Ödev ahlakı olarak da bilinir. İyiyinin istenmesi bir ödevdir ve ödev burada koşulsuz bir buyruktur.Ödev aklı olan herkes için kesin bir buyruğu ortaya koyar:Öyle bir şekilde davran ki, davranışının ilkesi herkes için geçerli olsun.

Bir eylemin ahlaki değerini içeriğinde değil de dayandığı form ya da kuralda görmesi dolayısıyla bu etik aynı zamanda Formalist etik olarak da adlandırılır.Burada sözkonusu olan form ya da ilke, ahlaki bakımdan doğru tüm eylemler için aynıdır.Değişmez.Farklı içerikler farklı şekiller de yer alsa da form değişmeden kalır.Eyleme ahlaksal değerini veren bu başlangıç ilkesidir.Kant, Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi'nde şöyle der:

"Böylece, bir eylemin dayandığı ilke olması gereken bir yasanın genelliği, sadece, bir imperatife uyması dolayısıyla zorunlu bir şeymişcesine tasarlanan bir şeyden başka bir şey değildir. Öyleyse, kategorik imperatif biriciktir ve şudur: Öyle bir ilkeye dayanarak eyle ki, bu ilkeye dayanarak isteyebileceğin şey, aynı zamanda bir genel yasa olsun".
Kant'ın düşüncesinde, insan doğal bir varlık olma konumuyla, nedensellik yasasına bağlıdır.Bu noktada kendi dışındaki nedenler tarafından belirlenmiş durumdadır.O ancak irade ya da istenç sahibi bir kişi olarak eylemde bulunduğunda özgür bir kişi olabilir.Bunun anlamı, kişinin kendi koyduğu bir yasaya uyarak özgür olduğudur.Kant, bu nedenle, "öyle eyle ki, eyleminin dayandığı ilke, sanki kendi istencinle gerçekleştirmiş olduğun bir doğa yasası olabilsin", der.

Burada sözkonusu olan ilkeye bağlanma durumu bir istem bağlantısıdır.Yani, herhangi bir baskı ya da nedensellik sonucu değil, kendi isteminin sonucu olarak ilkeye bağlanmak gereklidir.Eylemin ==ahlaksal degeri için bu özgür istenç zorunludur.Korku, alışkanlık ya da kendiliğinden davranışlar ahalaki değer taşımazlar.Bir ilkeye istençsizce uyularak yapılan eylemler kötü'dür, yani kötü eylemlerdir.Öte yandan tamamen özgür karar ve ortak isteme dayanmayan eylemler ne iyi ne de kötü eylemlerdir, yani nötrdürler.

Sözkonusu etik ilke böylece, koşulardan bağımsız, tamamen koşulsuz bir kategorik hükme sahip olarak anlaşılır.Kant bu ilkeyi, koşulsuz buyruk anlamında kategorik imperatif olarak belirtir.Koşulsuzdur, yani kategoriktir, çünkü hiçbir doğal nedene bağlı değildir.Imperatiftir, çünkü eyleme konulan yasa kendi istencimizin bir ürünüdür.Bu yasa, her türlü içerikten bağımsız bir formel yasadır.Kant'a göre, katogorik imperatif bir doğa yasası değildir, aksine insanın akıl sahibi bir varlık olmasıyla ilgilidir. Pratik Aklın Eleştirisi'nde ahlaksal bilincin niteliklerini bu bağlamda soruşturur.

Ahlak Metafiziğinin Temelleri, Kant.

Back to top  Message [Page 1 of 1]

Permissions in this forum:
You cannot reply to topics in this forum