Öğrenme biçiminizi biliyor musunuz?
?Geleceğin cahili, okuyamayan kişi olmayacaktır. Nasıl öğreneceğini bilmeyen kişi olacaktır.?
Alvin Toffler
Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelip bir okul açmaya karar verirler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılanbalığı yönetim kurulunu oluşturur. Tavşan, müfredatta "koşma"nın bulunmasını ister. Kuş, "uçma"nın, balık "yüzme"nin, sincap ağaca "tırmanma"nın, mutlaka dersler arasında olması gerektiğini söyler. Bütün bunlar bir araya getirip bir müfredat programı yapılır ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini isterler.
Tavşan koşu dersinden A alıyor olmasına rağmen, ağaca tırmanmak onun için çok ciddi bir sorun olur. Sürekli kafa üstü düşer. Bir süre sonra beyni hasar görür ve eskisi gibi koşamaz da. Artık koşuda A almak yerine, C alır ve tabii, ağaç tırmanmada da her zaman zayıf nota talim eder.
Kuş, uçmada çok başarılıdır, ama sıra toprak kazmaya geldiği zaman, o kadar başarılı değildir. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırar. Bir süre sonra toprak kazma notu hala F olmasına rağmen, uçma notu da C'ye düşer. Ayrıca o da ağaca tırmanmada çok zorlanmaktadır.
Sonuçta sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yapabilen, yılan balığı olur.
Her bireyin doğuştan getirdiği kendine özgü birtakım özellikleri vardır. Bireyler doğuştan getirdikleri bu özellikleri geliştirebilir ve uygun davranışlar sergileyebilirlerse başarılı ve mutlu olmaları da kaçınılmazdır. Doğuştan getirilen özelliklerden birisi de her bireyin kendine özgü öğrenme tarzıdır. Aynı şekilde her bireyin sahip olduğu zihnin de kendine özgü bir yapısı, çağrışımlar yoluyla çalışan bir hafızası ve farklı bir öğrenme biçimi vardır. Öğrenilecek materyalin sunulma şekli, bireylere özgü olan düşünme tarzıyla uyuşursa, öğrenme başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiş olur. Dolayısıyla başarı ya da başarısızlıktan söz edildiğinde, aslında bireylerin zekâsının öğrenilecek konu için yeterli ya da yetersiz oluşu kastedilmemektedir. Bu durumun sebebi çoğunlukla başarısızlığı getiren iki farklı düşünce modelinin birbiriyle uyuşmamasıdır.
Kan Grubunuzu Biliyor musunuz?
Bu yazıyı okuyanların büyük bir çoğunluğuna kan gruplarının ne olduğu sorulsaydı büyük bir ihtimalle verecekleri bir cevap olurdu: A, B, AB ya da 0. Peki öğrenme stilinizin ne olduğunu biliyor musunuz diye sorsam acaba bana cevap verebilir misiniz? Her bireyin kan grubunun ne olduğunu bilmesi ne kadar önemliyse bir öğrencinin de, öğrenme stilinin ne olduğunu bilmesi de o kadar önemlidir. İsterseniz bunun önemini kan grubu benzetmemizden hareketle anlamaya çalışalım.
Kan grubunuzun A, B, AB ya da 0 olmasının nedeni alyuvarlardır. Alyuvarların içerisinde 200 farklı molekül bulunur. Ancak konumuz açısından bizi, kanımıza A, B ve 0 özelliğini veren moleküller ilgilendirmektedir. Alyuvarlar A ve B grubun moleküllerinden sadece birini taşıyabilecekleri gibi nadiren A ve B grubundan her ikisini de (yani AB grubu) taşıyabilirler ya da hiçbirini (0 grubu) taşımayabilirler.
Peki, bu kısa bilgiden hareketle A grubu kan taşıyan bir kişiye, B grubuna ait bir kan verilirse ne olabileceğini bir düşünün? Sizi yormadan kısaca söyleyeyim: Acilen müdahale edilmezse ÖLÜM! Bu durumun nedeni alyuvarlarında A grubu moleküller bulunan bir bireyin kanında, B grubu moleküllerine karşı koyan antikorların bulunmasıdır.
Böylesi bir durumda B grubu moleküllerine karşı A grubu molekülleri, bağışıklık sistemini harekete geçirir ve bu tanınmayan yabancıyı yok etmeye çalışır. Bu esnada kan pıhtılaşır, böbrekler ve akciğerler görevlerini yerine getiremez hale gelirler. Sonucu ise söylemeye gerek yok sanırım.
?Her Yiğidin Yoğurt Yiyişi Farklıdır!?
Matematik ve fizikte başarılı olduğunuz halde, biyolojiden başarısız olmuş olabilirsiniz. Peki, bu durum sizin matematik ve fizik gibi derslerde zekânızı gösterebildiğiniz halde öbür derslerde daha az zeki olduğunuz anlamına mı gelmektedir? Elbette ki değil. Buradaki fark, her öğrencinin farklı derslerde başarılı olmasını sağlayacak farklı bir öğrenme modeline sahip olmasıdır.
Hatta aynı dersin, örneğin matematiğin, belli bir konusu, bazı öğrencilere zor gelirken, bazılarına da kolay gelmektedir. Bu durum, birçok farklı nedenin yanı sıra, konunun anlatılış biçiminin, öğrencinin öğrenme tipine uygun olup olmadığıyla da ilgilidir.
Duyu verilerinin, duyu organları tarafından alınırken bunlardan faydalanma biçimi birbirinden farklıdır. İşte bu farklılık her insanın herhangi bir bilgiyi belleğinde işlerken başvurduğu üç öğrenme stilini (görsel, işitsel ve kinestetik/dokunsal) gündeme getirmektedir (Öğrenme stilinizin bunlardan hangisi olduğu hakkında bilginiz yoksa bu yazının sonundaki küçük testi uygulayarak bir fikir edinebilirsiniz). ?imdi gelin bunları gözden geçirelim:
1. Görsel öğrenme:
Görsel öğrenciler genellikle gördüklerini daha iyi hatırlarlar ve bu yüzden de öğretmenin anlattıklarını tahtada görmeyi isterler. Başka bir ifadeyle görseller, görüntü belleğine sahiptirler. Görsel öğrenciler, okuduklarını hayallerinde canlandırma konusunda daha beceriklidirler. Dersi daha iyi anlamaları için çalıştıkları konuyu mutlaka görsel malzemeler ile desteklemeleri gerekir. Grafik, harita, şema gibi görsel araçlar yoluyla kolay öğrenirler ve bu araçlardan öğrendiklerini kolay hatırlarlar. Öğrendikleri konuları gözlerinin önüne getirerek hatırlamaya çalışırlar.
Görseller sessiz bir ortamda çalışmayı tercih ederler. Derse motive olmaları için sessiz bir ortam gereklidir.
Eğer siz de görsel özellikleri ağır basan bir öğrenciyseniz öğrenmeyi kolaylaştırmak için aşağıdakileri yapmalısınız.
· Yazarken renkli kalemlerden faydalanmalı,
· Okurken önemli konuların altını bu renkli kalemlerle çizmeli,
· Çalıştığı konuyu şekil, grafik, harita, resim gibi görsel sembollerle desteklemeli,
· Çalışılan ortam düzenli olmalı, dağınıklıktan uzak durulmalı ve sessiz olmalı,
· Hatırlanması istenen bilgiler için görsel hatırlatma notları kullanmalı ve bu notları çalışma odasının belirgin yerlerine asmalıdır.
b) İşitsel öğrenme:
İşitsel öğrenciler, daha ziyade söylediklerini ve duyduklarını hatırlarlar. Başka bir ifadeyle işitseller, ses belleğine sahiptirler. Kulaklarının duymadığını öğrenmekte zorluk çekerler. Onlar için en iyi öğrenme şekli, konuşma ya da sesli okuma ile öğrenilen bilgilerdir.
İşitsel bir öğrenci herhangi bir konuyu öğrenmekte zorluk çektiğinde, o konuyu daha iyi bilen bir arkadaşı ile anlamadığı konu hakkında sorular sorar ve tartışırsa o konuyu daha iyi öğrenebilmektedir.
İşitsel öğrenciler öğrenmeyi kolaylaştırmak için;
· Bir çalışma grubu oluşturarak arkadaşlarıyla birlikte çalışmalı,
· Konuları tekrar ederken okumakla yetinmemeli, konuyu sesli tekrarlarla pekiştirmeli,
· Dersle ilgili kaset ve CD'lerden yararlanmaya çalışmalı,
· Müzik dinleyerek çalışmaktan hoşlanıyorlarsa sözsüz müzik eşliğinde çalışmalı,
· Konuları kendi ifadeleriyle, anlatarak (sesli bir şekilde) çalışmalıdır.
c) Kinestetik / Dokunsal öğrenme:
Kinestetik öğrenciler bir bilgiyi, dokunarak ya da bizzat kendileri yaparak daha iyi öğrenirler. Başka bir ifadeyle kinestetikler, kas belleğine sahiptir. Görsel ya da işitsel mesajları tam olarak algılamakta zorluk çekerler; buna karşılık dünyayı adeta vücutları ile hisseder ve algılamak için de vücutlarını kullanırlar.
Kinestetik / dokunsal öğrenciler öğrenmeyi kolaylaştırmak için;
· Sınıfta ön sıralarda oturmalı,
· Çalışırken hareket etmesini kısıtlayacak bir ortamda bulunmamalı,
· Yaşayarak ve yaparak öğrenmeye çalışmalı,
· Derste öğretmeni not alarak dinlemeli ve evde çalışırken de yazarak çalışmalıdır.
Bireylerin bu öğrenme stillerinden yalnız birine sahip olması gerekmez. Çoğunlukla biri daha ağırlıklıdır; ancak ikisine ya da üçüne de sahip olabiliriz. Her öğrencinin kendine özgü bir öğrenme stili vardır ve en iyi şekilde öğrenebilmeniz için öğrenme stilinizi bilmeniz ve buna uygun bir çalışma düzeni geliştirmeniz derslerinizde ve sınavlarınızda daha başarılı olmanızı sağlayacaktır.
?Geleceğin cahili, okuyamayan kişi olmayacaktır. Nasıl öğreneceğini bilmeyen kişi olacaktır.?
Alvin Toffler
Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelip bir okul açmaya karar verirler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılanbalığı yönetim kurulunu oluşturur. Tavşan, müfredatta "koşma"nın bulunmasını ister. Kuş, "uçma"nın, balık "yüzme"nin, sincap ağaca "tırmanma"nın, mutlaka dersler arasında olması gerektiğini söyler. Bütün bunlar bir araya getirip bir müfredat programı yapılır ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini isterler.
Tavşan koşu dersinden A alıyor olmasına rağmen, ağaca tırmanmak onun için çok ciddi bir sorun olur. Sürekli kafa üstü düşer. Bir süre sonra beyni hasar görür ve eskisi gibi koşamaz da. Artık koşuda A almak yerine, C alır ve tabii, ağaç tırmanmada da her zaman zayıf nota talim eder.
Kuş, uçmada çok başarılıdır, ama sıra toprak kazmaya geldiği zaman, o kadar başarılı değildir. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırar. Bir süre sonra toprak kazma notu hala F olmasına rağmen, uçma notu da C'ye düşer. Ayrıca o da ağaca tırmanmada çok zorlanmaktadır.
Sonuçta sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yapabilen, yılan balığı olur.
Her bireyin doğuştan getirdiği kendine özgü birtakım özellikleri vardır. Bireyler doğuştan getirdikleri bu özellikleri geliştirebilir ve uygun davranışlar sergileyebilirlerse başarılı ve mutlu olmaları da kaçınılmazdır. Doğuştan getirilen özelliklerden birisi de her bireyin kendine özgü öğrenme tarzıdır. Aynı şekilde her bireyin sahip olduğu zihnin de kendine özgü bir yapısı, çağrışımlar yoluyla çalışan bir hafızası ve farklı bir öğrenme biçimi vardır. Öğrenilecek materyalin sunulma şekli, bireylere özgü olan düşünme tarzıyla uyuşursa, öğrenme başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiş olur. Dolayısıyla başarı ya da başarısızlıktan söz edildiğinde, aslında bireylerin zekâsının öğrenilecek konu için yeterli ya da yetersiz oluşu kastedilmemektedir. Bu durumun sebebi çoğunlukla başarısızlığı getiren iki farklı düşünce modelinin birbiriyle uyuşmamasıdır.
Kan Grubunuzu Biliyor musunuz?
Bu yazıyı okuyanların büyük bir çoğunluğuna kan gruplarının ne olduğu sorulsaydı büyük bir ihtimalle verecekleri bir cevap olurdu: A, B, AB ya da 0. Peki öğrenme stilinizin ne olduğunu biliyor musunuz diye sorsam acaba bana cevap verebilir misiniz? Her bireyin kan grubunun ne olduğunu bilmesi ne kadar önemliyse bir öğrencinin de, öğrenme stilinin ne olduğunu bilmesi de o kadar önemlidir. İsterseniz bunun önemini kan grubu benzetmemizden hareketle anlamaya çalışalım.
Kan grubunuzun A, B, AB ya da 0 olmasının nedeni alyuvarlardır. Alyuvarların içerisinde 200 farklı molekül bulunur. Ancak konumuz açısından bizi, kanımıza A, B ve 0 özelliğini veren moleküller ilgilendirmektedir. Alyuvarlar A ve B grubun moleküllerinden sadece birini taşıyabilecekleri gibi nadiren A ve B grubundan her ikisini de (yani AB grubu) taşıyabilirler ya da hiçbirini (0 grubu) taşımayabilirler.
Peki, bu kısa bilgiden hareketle A grubu kan taşıyan bir kişiye, B grubuna ait bir kan verilirse ne olabileceğini bir düşünün? Sizi yormadan kısaca söyleyeyim: Acilen müdahale edilmezse ÖLÜM! Bu durumun nedeni alyuvarlarında A grubu moleküller bulunan bir bireyin kanında, B grubu moleküllerine karşı koyan antikorların bulunmasıdır.
Böylesi bir durumda B grubu moleküllerine karşı A grubu molekülleri, bağışıklık sistemini harekete geçirir ve bu tanınmayan yabancıyı yok etmeye çalışır. Bu esnada kan pıhtılaşır, böbrekler ve akciğerler görevlerini yerine getiremez hale gelirler. Sonucu ise söylemeye gerek yok sanırım.
?Her Yiğidin Yoğurt Yiyişi Farklıdır!?
Matematik ve fizikte başarılı olduğunuz halde, biyolojiden başarısız olmuş olabilirsiniz. Peki, bu durum sizin matematik ve fizik gibi derslerde zekânızı gösterebildiğiniz halde öbür derslerde daha az zeki olduğunuz anlamına mı gelmektedir? Elbette ki değil. Buradaki fark, her öğrencinin farklı derslerde başarılı olmasını sağlayacak farklı bir öğrenme modeline sahip olmasıdır.
Hatta aynı dersin, örneğin matematiğin, belli bir konusu, bazı öğrencilere zor gelirken, bazılarına da kolay gelmektedir. Bu durum, birçok farklı nedenin yanı sıra, konunun anlatılış biçiminin, öğrencinin öğrenme tipine uygun olup olmadığıyla da ilgilidir.
Duyu verilerinin, duyu organları tarafından alınırken bunlardan faydalanma biçimi birbirinden farklıdır. İşte bu farklılık her insanın herhangi bir bilgiyi belleğinde işlerken başvurduğu üç öğrenme stilini (görsel, işitsel ve kinestetik/dokunsal) gündeme getirmektedir (Öğrenme stilinizin bunlardan hangisi olduğu hakkında bilginiz yoksa bu yazının sonundaki küçük testi uygulayarak bir fikir edinebilirsiniz). ?imdi gelin bunları gözden geçirelim:
1. Görsel öğrenme:
Görsel öğrenciler genellikle gördüklerini daha iyi hatırlarlar ve bu yüzden de öğretmenin anlattıklarını tahtada görmeyi isterler. Başka bir ifadeyle görseller, görüntü belleğine sahiptirler. Görsel öğrenciler, okuduklarını hayallerinde canlandırma konusunda daha beceriklidirler. Dersi daha iyi anlamaları için çalıştıkları konuyu mutlaka görsel malzemeler ile desteklemeleri gerekir. Grafik, harita, şema gibi görsel araçlar yoluyla kolay öğrenirler ve bu araçlardan öğrendiklerini kolay hatırlarlar. Öğrendikleri konuları gözlerinin önüne getirerek hatırlamaya çalışırlar.
Görseller sessiz bir ortamda çalışmayı tercih ederler. Derse motive olmaları için sessiz bir ortam gereklidir.
Eğer siz de görsel özellikleri ağır basan bir öğrenciyseniz öğrenmeyi kolaylaştırmak için aşağıdakileri yapmalısınız.
· Yazarken renkli kalemlerden faydalanmalı,
· Okurken önemli konuların altını bu renkli kalemlerle çizmeli,
· Çalıştığı konuyu şekil, grafik, harita, resim gibi görsel sembollerle desteklemeli,
· Çalışılan ortam düzenli olmalı, dağınıklıktan uzak durulmalı ve sessiz olmalı,
· Hatırlanması istenen bilgiler için görsel hatırlatma notları kullanmalı ve bu notları çalışma odasının belirgin yerlerine asmalıdır.
b) İşitsel öğrenme:
İşitsel öğrenciler, daha ziyade söylediklerini ve duyduklarını hatırlarlar. Başka bir ifadeyle işitseller, ses belleğine sahiptirler. Kulaklarının duymadığını öğrenmekte zorluk çekerler. Onlar için en iyi öğrenme şekli, konuşma ya da sesli okuma ile öğrenilen bilgilerdir.
İşitsel bir öğrenci herhangi bir konuyu öğrenmekte zorluk çektiğinde, o konuyu daha iyi bilen bir arkadaşı ile anlamadığı konu hakkında sorular sorar ve tartışırsa o konuyu daha iyi öğrenebilmektedir.
İşitsel öğrenciler öğrenmeyi kolaylaştırmak için;
· Bir çalışma grubu oluşturarak arkadaşlarıyla birlikte çalışmalı,
· Konuları tekrar ederken okumakla yetinmemeli, konuyu sesli tekrarlarla pekiştirmeli,
· Dersle ilgili kaset ve CD'lerden yararlanmaya çalışmalı,
· Müzik dinleyerek çalışmaktan hoşlanıyorlarsa sözsüz müzik eşliğinde çalışmalı,
· Konuları kendi ifadeleriyle, anlatarak (sesli bir şekilde) çalışmalıdır.
c) Kinestetik / Dokunsal öğrenme:
Kinestetik öğrenciler bir bilgiyi, dokunarak ya da bizzat kendileri yaparak daha iyi öğrenirler. Başka bir ifadeyle kinestetikler, kas belleğine sahiptir. Görsel ya da işitsel mesajları tam olarak algılamakta zorluk çekerler; buna karşılık dünyayı adeta vücutları ile hisseder ve algılamak için de vücutlarını kullanırlar.
Kinestetik / dokunsal öğrenciler öğrenmeyi kolaylaştırmak için;
· Sınıfta ön sıralarda oturmalı,
· Çalışırken hareket etmesini kısıtlayacak bir ortamda bulunmamalı,
· Yaşayarak ve yaparak öğrenmeye çalışmalı,
· Derste öğretmeni not alarak dinlemeli ve evde çalışırken de yazarak çalışmalıdır.
Bireylerin bu öğrenme stillerinden yalnız birine sahip olması gerekmez. Çoğunlukla biri daha ağırlıklıdır; ancak ikisine ya da üçüne de sahip olabiliriz. Her öğrencinin kendine özgü bir öğrenme stili vardır ve en iyi şekilde öğrenebilmeniz için öğrenme stilinizi bilmeniz ve buna uygun bir çalışma düzeni geliştirmeniz derslerinizde ve sınavlarınızda daha başarılı olmanızı sağlayacaktır.