Tarih
Kimekler tarih sahnesinde Ertiş'in orta boyunun iki yanında ve daha çok doğu yöresinde iken görünmüşlerdir. Burası Türk Anayurdu'nun batı kesimidir. Kimekler'in ilk yurtları, belki yine burası idi. Belki de Ertiş'in doğusundaki Altaylar'dan yayılarak, buraya indiler. Türk ilkçağı başlarında Ertiş boyunda başka Türk boyları bulunduğuna göre, bu ikinci ihtimal daha mümkün görünüyor.
Kimekler, yakın komşuları Fars destanı tarihinde yer almıştır. Gerçekten Kimekler'in Turan ötesi komşusu olan Farslar'ın eski destanlarında bu ulusun adı geçmektedir. Fars söylentilerini derleyerek “Şehname” adlı büyük eserini ortaya koyan ünlü şair Tus'lu Firdevsî (935?-1020?) Turan'ın büyük hükümdarı Afrasyab (Alp Er Tunga)'ın İran Hükümdarı Keyhusrev'e yenilip, geri çekildiğinde, Kimek ülkesine ve “Derya-yi Kimek”e gittiğini anlatır.
Kimekler - Tarih
Bölüm 2
VII. Yüzyılda
Bu yüzyılda Kimekler'in Altay dağlarının kuzey batısında ve Ertiş (Irtış) ırmağının orta kıyılarında yaşadıkları anlaşılıyor. Bu durumda, Batı Kök-Türk Kağanlığı'nın sınırları içinde ve onların hakimiyeti altında olmalıdırlar. Yüzyıl boyunca Batı Kök-Türk Kağanlığı zayıfladığı ölçüde, onun idaresi altında bulunan boylar, bağımsızlığa doğru gidecekler ve kendi idarelerini kazanacaklardır. Yine bu arada yüzyılın sonlarına doğru Çu havzası merkez olmak üzere Türgiş devleti de kurulacaktır.
VIII. Yüzyılda
Yüzyılın ortalarına değin İli havzası, Batı Türkleri'nden bir bölük olan Türgişler eline geçmiş bulunuyordu. Geçen yüzyılın sonlarına doğru, kurulan bu Türgiş Kaganlığı'nın, hâkimiyet alanı İrtiş'in orta havzalarına uzanmış olsa gerektir. Bununla birlikte Türgiş-Kimek münasebetleri üzerinde hiç bir bilgimiz yoktur. Öte yandan Gök Türk çağı yerli kaynaklarından olan ve yüzyılın ilk yarısına ait yazıtlarda “İrtiş” adı birkaç kere anılır ise de, onun kayıtlarında hangi boyların yaşadığı belirtilmemiştir.
Yüzyılın ortasında, doğu ve batıdan uzanmış iki istila ordusu, Arap ve Çin orduları karşı karşıya geldi. Her ikisi de bölge için hakimiyet mücadelesinde idi. Kimekler'in güneyinde yaşayan Karluklar'ın, 751 yılı yazında Talas yakınında yapılan büyük savaşta Araplar yanında yer almasıyla, Çinliler büyük bir yenilgiye uğrayıp çekildiler. Bununla birlikte Arap kumandanı da, bölgedeki hakimiyetini kuramadı. Böylece Isık Köl'ün batısında uzanan Talas yöresi adı geçen Karluklar'ın idaresi altına girdi. Oradaki bazı boylar, otlaklarını bu yeni hakime bırakarak kuzeybatıya doğru çekilmek zorunda kaldı. Karluklar'ın gittikçe güçlenmesi sonucu, 765 sıralarında Türgiş devleti de artık kesin olarak dağıldı. Bununla Çu havzası onların sınırı içine giriyordu. Öte yandan daha 745'lerde Uygur, Kartuk ve Basmıllar'ın akınlarıyla doğudaki Gök-Türk Kağanlığı da çökmüş bulunuyordu.
Doğu ve Batı Türkistan'da arka-arkaya gelen bu olaylar sonucu Orta Asya'daki siyasî durumun değişmesi sırasında, Kimekler de VIII. yüzyıl ortalarında bağımsızlıklarını almış ve devletlerini kurmuş olmalıdırlar. Onların bir çok boydan kurulmuş bir ulus olduğunu biliyoruz. İşte gerek bununla ilgili sonraki haberler, gerek çağın benzer Türk devletleri gözönünde tutulduğunda, bu devletin göçerevli büyük boylardan kurulu birlik niteliğinde olduğu anlaşılıyor. Devlet idaresinde “Hakanlı” derecesinde bir teşkilat kurmuş olan boybirliğinin en kalabalık boyu belki daha başta Kıpçaklar idi.
Kimek devleti ile ilgili en eski bilgi Arap elçisindendir. Emeviler'in yıkılışı ve Abbasîler'in çıkışı sıralarında Halife tarafından Tokuz-Oğuz Hakanı'na elçi olarak gönderilmiş Bahroğlu Temim (Temim b. Bahr el-Muttavvi'î), raporunda Kimekler'i de gördüğünü, hükümdarlarını ve göçerevli hayatlarını anlatarak belirtilmiştir (760-800?).
Bölüm 3
Bu yüzyılın son çeyreğinde Oğuzlar'ın Doğu Türkistan'ın Selenge bölgesindeki yerlerinden batıya doğru hareketle, bir aralık Kara ve Ak Ertiş'de Kimekler'in güneyinde komşu kaldıklarını, Arap kaynaklarının Abbasî halifesi Mehdî çağına (775-785) ait haberlerinden öğreniyoruz. Arap tarihçisi Ali el-Mes'ûdî, Oğuz, Karluk ve Kimekler'in birleşerek Peçenekler'e karşı mücadeleye giriştiklerini anlatır.
Ona göre adı geçen boylar, Aral gölü kuzeyi ile Hazar arasında yaşayan Peçenekler ile Peçni, Bacgırd (Başkurd) ve Nugerde adlı boylar üzerine saldırmışlardır. Bu Peçenekler'in doğusunda Kıpçaklar ile Oğuzlar bulunuyordu. Amansız bozkır mücadelesi sonunda Peçenekler, yenilmeleri sonucu otlaklarını (ve yurtlarını) onlara bırakıp batıya doğru çekilmeye başlayacaklardır. Böylece Peçenekler'i biz daha sonra doğu Avrupa'da, Kuzey Kafkaslar'da ve Hazarlar arasında yer almış göreceğiz. Bu haberlerden anlaşılıyor ki, batıya gelen Oğuzlar, eski yakınları olan boylar ile birleşerek, kendilerine yurt bulmak üzere adları geçen boylara karşı mücadeleye girmişlerdir. Bu bozkır mücadelesi, VIII. yüzyıl sonları veya IX. yüzyılın başlarında Oğuzlar'ın yeni yerlerine yerleşmesiyle bitmiştir. Büyük bir kısmı Avrupa'ya doğru göçe başlayan Peçenekler'den, eski yerlerinde kalan az sayıdaki uruglar ise, yeni gelen Oğuz ulusu içine gireceklerdir. Bunları Oğuzlar'ın sonraki 24'lü boy düzeninde buluyoruz.
IX. Yüzyılda
Bu yüzyıl sırasında, yine Ertiş ırmağı boyunda ve bugünkü Kazakistan'ın kuzeydoğu illerinde, fakat çok daha yayılmış olarak, büyük Kimek devleti varlığını sürdürdü. İslâm coğrafyacılarının Ortaasya'dan ilk bilgileri derlediği sırada Batı Türkistan'ın kuzeydoğusunda henüz İslâm'ı kabul etmemiş bir çok Türkboyu göçerevli yaşıyordu. Coğrafyacılar, Oğuzlar (Guz)'ın kuzey doğusundaki çok geniş bozkırda ve Ertiş ırmağı boyunda Kimek adlı büyük bir Türk ulusunun bulunduğunu, onların batıda İtil veya Kama Irmağına değin uzanan yerleri idareleri altında tuttuklarım belirtiyorlar. Bu durumda Türkistan'ın kuzeyinde batıdan doğuya sırasıyla Oğuz devleti, Kimek devleti ve Kırgız Begliği'nin bulunduğu anlaşılıyor.
Kuman-Kıpçak meselesi üzerine eğilenlerden Çek bilgini D.A.Rasovsky, bu IX. ve X. yüzyılda Ertiş ile Ural arasında yaşayan Kimek boyunun aslında Kuman olduğunu, bunların bir oymağını Kıpçaklar'ın teşkil ettiğini, X. yüzyıldan başlayarak bu Kıpçak adının yavaş yavaş bütün Kimekler'e ad olduğunu ileri sürmüştü.
X. Yüzyılda
Onuncu yüzyılda Batı Sibirya'nın Güney yarısında Kimek Hakanlığı,büyük bir ulus halinde hayatına devam ediyordu. Ülkenin batı kesiminde Yayık (Ural) ırmağı'na değin uzanan yörede, birlikten bir boy olan Kıpçaklar yayılmışlardı. Komşuları olarak doğuda Kırgızlar, güneydoğu'da Karluklar, güneybatı'da Oğuzlar bulunuyordu. Kimek devletinin sınırları, yüzyılın ikinci yarısında güneyde Seyhun boyundaki Savran kasabasına,batıda ise Ak İtil ırmağı kaynaklarına dayanmıştı.
Yüzyılın başında kuzeydoğu Çin'den çıkmış olan bir Moğul boyu olan Kıtanlar (K'itan, Kıtay, Khitay) bir devlet kurdular (916). Bunun sonucu olarak oradaki bazı Türk boyları batıya çekilmeye başlamıştır. Kıtan sürüleri, 924 yılında Selenge havzasını işgal ettiler ve Karabalık (Kara-Balgasun) kentine de girdiler. Onların akınları sırasında, 840 yılından beri oralarda bulunan Kırgızlar da sürülüp atıldı. Yukarı Kem (Yenisey) ve Kobdo yöresi bozkırına geçen Kırgızlar ise, oradaki Türk boylarını batıya sürdüler.
Yüzyılın ortalarında Kimekler'in batıya doğru yayılması sürüp gitti. Batı kesimindeki boylar, Ural sıradağlarının güneybatı yöresine. Çim (Emba) ve Yayık (Ural) ırmakları vadilerine hakim oldular. Bu arada Hazar denizi kıyısına da ulaştılar. Coğrafyacı Istahrî (933-51)'ye göre. Kimek ile Guz (Oğuz) arasındaki sınırı İsil (Atıl, İtil?) ırmağı çizer.
Son araştırmalara bakılırsa X. yüzyılda Ortaasyadaki Türk boyları şöyle dağılıyordu: En doğuda Nanşan yöresinde Sarı-(Uygur) lar, onların batısında Kâşgar'a değin uzanan alanda Karahanlılar Hakanlığı, Isık göl havzasında Türkmenler ve Karluklar, kuzeyde Altaylar'a varan yörede Kimekler, bunların doğusunda Kırgızlar, Kimekler'in batı kesiminde Tobol-İşim havzasında Kıpçaklar, onların güneyinde Ertiş-Seyhun-Yayık arasında Oğuzlar.
Kimekler için bir bölüm ayrılmış bulunan Hudûdü'l-Âlem (982)'de, onların hükümdarlarına “Hakan” denildiği belirtilir. Bu kayıt, Kimekler'in bağımsız devletini ve bu devletin niteliğini açıkça göstermektedir.
Bölüm 4
XI. Yüzyılda
Güneybatıya sarkmaya devam eden Kimekler ve Kıpçaklar, yüzyılın başlarında Seyhun'un orta ve aşağı kıyılarına da hakim oldular. Aşağı Ertiş-İşim Tobol havzasında bulunan Kıpçaklar, çoğalarak daha geniş bir alana yayılmışlardır. Bu sıralarda batı komşuları Hazarlar içine girdikleri de düşünülebilir.
Yüzyılın başlarında Kıtanlar'ın batıya doğru akınları gelişmeye başlamıştır. Bu sıralarda Kumanlar'ın ilk yurtlarından batıya doğru göçleri de, Kuzey Çin'deki Kıtan devleti'nin bu baskısına bağlanmaktadır, Şerefüzzemân Tâhir Mervezî (1120?)'nin aktardığına göre, Kunlar Kıtay (Kıtan)'dan korkarak göçtüler. Arkadan gelen Kaylar, onları daha ileriye sürdü. Onlar Sarı'yı, onlar Türkmenler'i, onlar Oğuzlar'ı, onlar Peçenekler'i iterek yurtlarını aldılar, işte bu sıralarda, Aral Hazar bölgesindeki Peçenekler'in kuzeyinde Hazarlar, doğusunda Kıpçaklar, güneyinde Oğuzlar bulunuyordu, İbn el-Esîr'de anlatılan 1012-13'de Türkler'in Çin'den çıkışı haberi de yine bu Kun ve Sarı (Uygur)lar'ın Türkmen yurduna gelişi olmalıdır.
Gerçekten, 1004 yılında Çin ile barış yapan Kıtanlar, önce Kore ve sonra Gobi üzerine döndüler. Bu sonuncu bölgeden de, 1009 yılında Uygurlar üzerine yürüdüler ve onlardan Batı Kansu ile Kan-çov ve Suçov kentlerini aldılar. 1017 sırasında Kıtan sürüleri, Karahanlı devleti sınırları içindeki Kaşgar bölgesi ile Isık Köl yöresine de girmişlerdir. Çağın kaynaklarına bakılırsa, Kıtanlar 300 bin çadır halkı halinde (toplamı belki iki milyona yakın nüfus) Karahanlı ülkesini istilaya başlamış oluyordu. Bazı öncüleri ise Isık Köl'ün batısında bulunan başkent Balasagun'a sekiz günlük yere yaklaşmışlardır, işte bu ağır akın ve istila, Ortaasyadaki Türk boyları arasında yeniden büyük bir boylar göçü doğurdu. Göçebe Kıtanlar'ın bütün varlıklarıyla Türk boyları yurtlarına saldırışı, gerçekten ağır bunalıma yol açmış ve Türk boyları da bir birbirini yerlerinden sürerek, büyük bir göçe başlamışlardır.
XI. yüzyılın ilk yarısındaki büyük boylar göçü, Kimek ulusu üzerinde de kötü tesir bıraktı. Boybirliğinde ağır bir bunalım doğdu ve birlik bozuldu, öyle anlaşılıyor ki, yüzyılın ortalarına doğru ülke içindeki karışıklar çoğaldı ve zayıflamış bulunan merkezî idareye karşı baş kaldırmalar arttı. Öte yandan büyük nüfusa sahip Kıpçaklar'ın çevredeki boylar üzerinde hakimiyet kurmaya girişmesi, ayrıca bunlardan bir kısmının batıya doğru göçe başlaması, Kimek devleti'ni çözmüş olmalıdır. Boybirliğinin dağılışı ve merkezî idarenin çöküşü o derecede anî ve kesin olmuştur ki, yüzyılın ikinci yarısında Kimek devleti ve ulusunun adı bile unutulmaya başlamıştır. Onun yerini en kalabalık boy olarak Kıpçaklar aldı. Bu son husus, yurtta kalan Kıpçaklar'ın üstün sayılarıyla belki boybirliği idaresini ellerine geçirmeleri demek olabilir. Kimek ülkesindeki bütün boylar da bu Kıpçaklar'a bağlanmıştır.
Değerli eseri “Dîvanü Lügati't-Türk'ü yüzyılın ikinci yarısı ortalarında bitiren Karahanlı ülkesinden Kâşgarlı Mahmud Beg, Kimekler'den hiç söz etmez. Bu eserde, sadece, Kimek boybirliğinden olan ve yine Ertiş boyunda yaşayan Yimekler (Yemekler) tanıtılmış ve onların da Kıpçaklar'ın bir “cifi (oymağı) olduğu belirtilmiştir. Ancak Kaşgarlı, bu bilgiye hemen şunu da katmıştır: “Bizce onlar Kıfçak'tır, ama Kıfçak Türkleri kendilerini ayrı sayarlar.” Bu küçük açıklama bazı mühim hususları akla getirmektedir: Kimek boybirliği artık iyice dağılmış ve o toplayıcı ad unutulmuştur. Birlikten belki sadece Kıpçaklar ile Yimekler yerlerinde kalmışlardır. Pek kalabalık olan Kıpçaklar ise, kendilerini ayrı belki de üstün saymaktadırlar.
Kimekler tarih sahnesinde Ertiş'in orta boyunun iki yanında ve daha çok doğu yöresinde iken görünmüşlerdir. Burası Türk Anayurdu'nun batı kesimidir. Kimekler'in ilk yurtları, belki yine burası idi. Belki de Ertiş'in doğusundaki Altaylar'dan yayılarak, buraya indiler. Türk ilkçağı başlarında Ertiş boyunda başka Türk boyları bulunduğuna göre, bu ikinci ihtimal daha mümkün görünüyor.
Kimekler, yakın komşuları Fars destanı tarihinde yer almıştır. Gerçekten Kimekler'in Turan ötesi komşusu olan Farslar'ın eski destanlarında bu ulusun adı geçmektedir. Fars söylentilerini derleyerek “Şehname” adlı büyük eserini ortaya koyan ünlü şair Tus'lu Firdevsî (935?-1020?) Turan'ın büyük hükümdarı Afrasyab (Alp Er Tunga)'ın İran Hükümdarı Keyhusrev'e yenilip, geri çekildiğinde, Kimek ülkesine ve “Derya-yi Kimek”e gittiğini anlatır.
Kimekler - Tarih
Bölüm 2
VII. Yüzyılda
Bu yüzyılda Kimekler'in Altay dağlarının kuzey batısında ve Ertiş (Irtış) ırmağının orta kıyılarında yaşadıkları anlaşılıyor. Bu durumda, Batı Kök-Türk Kağanlığı'nın sınırları içinde ve onların hakimiyeti altında olmalıdırlar. Yüzyıl boyunca Batı Kök-Türk Kağanlığı zayıfladığı ölçüde, onun idaresi altında bulunan boylar, bağımsızlığa doğru gidecekler ve kendi idarelerini kazanacaklardır. Yine bu arada yüzyılın sonlarına doğru Çu havzası merkez olmak üzere Türgiş devleti de kurulacaktır.
VIII. Yüzyılda
Yüzyılın ortalarına değin İli havzası, Batı Türkleri'nden bir bölük olan Türgişler eline geçmiş bulunuyordu. Geçen yüzyılın sonlarına doğru, kurulan bu Türgiş Kaganlığı'nın, hâkimiyet alanı İrtiş'in orta havzalarına uzanmış olsa gerektir. Bununla birlikte Türgiş-Kimek münasebetleri üzerinde hiç bir bilgimiz yoktur. Öte yandan Gök Türk çağı yerli kaynaklarından olan ve yüzyılın ilk yarısına ait yazıtlarda “İrtiş” adı birkaç kere anılır ise de, onun kayıtlarında hangi boyların yaşadığı belirtilmemiştir.
Yüzyılın ortasında, doğu ve batıdan uzanmış iki istila ordusu, Arap ve Çin orduları karşı karşıya geldi. Her ikisi de bölge için hakimiyet mücadelesinde idi. Kimekler'in güneyinde yaşayan Karluklar'ın, 751 yılı yazında Talas yakınında yapılan büyük savaşta Araplar yanında yer almasıyla, Çinliler büyük bir yenilgiye uğrayıp çekildiler. Bununla birlikte Arap kumandanı da, bölgedeki hakimiyetini kuramadı. Böylece Isık Köl'ün batısında uzanan Talas yöresi adı geçen Karluklar'ın idaresi altına girdi. Oradaki bazı boylar, otlaklarını bu yeni hakime bırakarak kuzeybatıya doğru çekilmek zorunda kaldı. Karluklar'ın gittikçe güçlenmesi sonucu, 765 sıralarında Türgiş devleti de artık kesin olarak dağıldı. Bununla Çu havzası onların sınırı içine giriyordu. Öte yandan daha 745'lerde Uygur, Kartuk ve Basmıllar'ın akınlarıyla doğudaki Gök-Türk Kağanlığı da çökmüş bulunuyordu.
Doğu ve Batı Türkistan'da arka-arkaya gelen bu olaylar sonucu Orta Asya'daki siyasî durumun değişmesi sırasında, Kimekler de VIII. yüzyıl ortalarında bağımsızlıklarını almış ve devletlerini kurmuş olmalıdırlar. Onların bir çok boydan kurulmuş bir ulus olduğunu biliyoruz. İşte gerek bununla ilgili sonraki haberler, gerek çağın benzer Türk devletleri gözönünde tutulduğunda, bu devletin göçerevli büyük boylardan kurulu birlik niteliğinde olduğu anlaşılıyor. Devlet idaresinde “Hakanlı” derecesinde bir teşkilat kurmuş olan boybirliğinin en kalabalık boyu belki daha başta Kıpçaklar idi.
Kimek devleti ile ilgili en eski bilgi Arap elçisindendir. Emeviler'in yıkılışı ve Abbasîler'in çıkışı sıralarında Halife tarafından Tokuz-Oğuz Hakanı'na elçi olarak gönderilmiş Bahroğlu Temim (Temim b. Bahr el-Muttavvi'î), raporunda Kimekler'i de gördüğünü, hükümdarlarını ve göçerevli hayatlarını anlatarak belirtilmiştir (760-800?).
Bölüm 3
Bu yüzyılın son çeyreğinde Oğuzlar'ın Doğu Türkistan'ın Selenge bölgesindeki yerlerinden batıya doğru hareketle, bir aralık Kara ve Ak Ertiş'de Kimekler'in güneyinde komşu kaldıklarını, Arap kaynaklarının Abbasî halifesi Mehdî çağına (775-785) ait haberlerinden öğreniyoruz. Arap tarihçisi Ali el-Mes'ûdî, Oğuz, Karluk ve Kimekler'in birleşerek Peçenekler'e karşı mücadeleye giriştiklerini anlatır.
Ona göre adı geçen boylar, Aral gölü kuzeyi ile Hazar arasında yaşayan Peçenekler ile Peçni, Bacgırd (Başkurd) ve Nugerde adlı boylar üzerine saldırmışlardır. Bu Peçenekler'in doğusunda Kıpçaklar ile Oğuzlar bulunuyordu. Amansız bozkır mücadelesi sonunda Peçenekler, yenilmeleri sonucu otlaklarını (ve yurtlarını) onlara bırakıp batıya doğru çekilmeye başlayacaklardır. Böylece Peçenekler'i biz daha sonra doğu Avrupa'da, Kuzey Kafkaslar'da ve Hazarlar arasında yer almış göreceğiz. Bu haberlerden anlaşılıyor ki, batıya gelen Oğuzlar, eski yakınları olan boylar ile birleşerek, kendilerine yurt bulmak üzere adları geçen boylara karşı mücadeleye girmişlerdir. Bu bozkır mücadelesi, VIII. yüzyıl sonları veya IX. yüzyılın başlarında Oğuzlar'ın yeni yerlerine yerleşmesiyle bitmiştir. Büyük bir kısmı Avrupa'ya doğru göçe başlayan Peçenekler'den, eski yerlerinde kalan az sayıdaki uruglar ise, yeni gelen Oğuz ulusu içine gireceklerdir. Bunları Oğuzlar'ın sonraki 24'lü boy düzeninde buluyoruz.
IX. Yüzyılda
Bu yüzyıl sırasında, yine Ertiş ırmağı boyunda ve bugünkü Kazakistan'ın kuzeydoğu illerinde, fakat çok daha yayılmış olarak, büyük Kimek devleti varlığını sürdürdü. İslâm coğrafyacılarının Ortaasya'dan ilk bilgileri derlediği sırada Batı Türkistan'ın kuzeydoğusunda henüz İslâm'ı kabul etmemiş bir çok Türkboyu göçerevli yaşıyordu. Coğrafyacılar, Oğuzlar (Guz)'ın kuzey doğusundaki çok geniş bozkırda ve Ertiş ırmağı boyunda Kimek adlı büyük bir Türk ulusunun bulunduğunu, onların batıda İtil veya Kama Irmağına değin uzanan yerleri idareleri altında tuttuklarım belirtiyorlar. Bu durumda Türkistan'ın kuzeyinde batıdan doğuya sırasıyla Oğuz devleti, Kimek devleti ve Kırgız Begliği'nin bulunduğu anlaşılıyor.
Kuman-Kıpçak meselesi üzerine eğilenlerden Çek bilgini D.A.Rasovsky, bu IX. ve X. yüzyılda Ertiş ile Ural arasında yaşayan Kimek boyunun aslında Kuman olduğunu, bunların bir oymağını Kıpçaklar'ın teşkil ettiğini, X. yüzyıldan başlayarak bu Kıpçak adının yavaş yavaş bütün Kimekler'e ad olduğunu ileri sürmüştü.
X. Yüzyılda
Onuncu yüzyılda Batı Sibirya'nın Güney yarısında Kimek Hakanlığı,büyük bir ulus halinde hayatına devam ediyordu. Ülkenin batı kesiminde Yayık (Ural) ırmağı'na değin uzanan yörede, birlikten bir boy olan Kıpçaklar yayılmışlardı. Komşuları olarak doğuda Kırgızlar, güneydoğu'da Karluklar, güneybatı'da Oğuzlar bulunuyordu. Kimek devletinin sınırları, yüzyılın ikinci yarısında güneyde Seyhun boyundaki Savran kasabasına,batıda ise Ak İtil ırmağı kaynaklarına dayanmıştı.
Yüzyılın başında kuzeydoğu Çin'den çıkmış olan bir Moğul boyu olan Kıtanlar (K'itan, Kıtay, Khitay) bir devlet kurdular (916). Bunun sonucu olarak oradaki bazı Türk boyları batıya çekilmeye başlamıştır. Kıtan sürüleri, 924 yılında Selenge havzasını işgal ettiler ve Karabalık (Kara-Balgasun) kentine de girdiler. Onların akınları sırasında, 840 yılından beri oralarda bulunan Kırgızlar da sürülüp atıldı. Yukarı Kem (Yenisey) ve Kobdo yöresi bozkırına geçen Kırgızlar ise, oradaki Türk boylarını batıya sürdüler.
Yüzyılın ortalarında Kimekler'in batıya doğru yayılması sürüp gitti. Batı kesimindeki boylar, Ural sıradağlarının güneybatı yöresine. Çim (Emba) ve Yayık (Ural) ırmakları vadilerine hakim oldular. Bu arada Hazar denizi kıyısına da ulaştılar. Coğrafyacı Istahrî (933-51)'ye göre. Kimek ile Guz (Oğuz) arasındaki sınırı İsil (Atıl, İtil?) ırmağı çizer.
Son araştırmalara bakılırsa X. yüzyılda Ortaasyadaki Türk boyları şöyle dağılıyordu: En doğuda Nanşan yöresinde Sarı-(Uygur) lar, onların batısında Kâşgar'a değin uzanan alanda Karahanlılar Hakanlığı, Isık göl havzasında Türkmenler ve Karluklar, kuzeyde Altaylar'a varan yörede Kimekler, bunların doğusunda Kırgızlar, Kimekler'in batı kesiminde Tobol-İşim havzasında Kıpçaklar, onların güneyinde Ertiş-Seyhun-Yayık arasında Oğuzlar.
Kimekler için bir bölüm ayrılmış bulunan Hudûdü'l-Âlem (982)'de, onların hükümdarlarına “Hakan” denildiği belirtilir. Bu kayıt, Kimekler'in bağımsız devletini ve bu devletin niteliğini açıkça göstermektedir.
Bölüm 4
XI. Yüzyılda
Güneybatıya sarkmaya devam eden Kimekler ve Kıpçaklar, yüzyılın başlarında Seyhun'un orta ve aşağı kıyılarına da hakim oldular. Aşağı Ertiş-İşim Tobol havzasında bulunan Kıpçaklar, çoğalarak daha geniş bir alana yayılmışlardır. Bu sıralarda batı komşuları Hazarlar içine girdikleri de düşünülebilir.
Yüzyılın başlarında Kıtanlar'ın batıya doğru akınları gelişmeye başlamıştır. Bu sıralarda Kumanlar'ın ilk yurtlarından batıya doğru göçleri de, Kuzey Çin'deki Kıtan devleti'nin bu baskısına bağlanmaktadır, Şerefüzzemân Tâhir Mervezî (1120?)'nin aktardığına göre, Kunlar Kıtay (Kıtan)'dan korkarak göçtüler. Arkadan gelen Kaylar, onları daha ileriye sürdü. Onlar Sarı'yı, onlar Türkmenler'i, onlar Oğuzlar'ı, onlar Peçenekler'i iterek yurtlarını aldılar, işte bu sıralarda, Aral Hazar bölgesindeki Peçenekler'in kuzeyinde Hazarlar, doğusunda Kıpçaklar, güneyinde Oğuzlar bulunuyordu, İbn el-Esîr'de anlatılan 1012-13'de Türkler'in Çin'den çıkışı haberi de yine bu Kun ve Sarı (Uygur)lar'ın Türkmen yurduna gelişi olmalıdır.
Gerçekten, 1004 yılında Çin ile barış yapan Kıtanlar, önce Kore ve sonra Gobi üzerine döndüler. Bu sonuncu bölgeden de, 1009 yılında Uygurlar üzerine yürüdüler ve onlardan Batı Kansu ile Kan-çov ve Suçov kentlerini aldılar. 1017 sırasında Kıtan sürüleri, Karahanlı devleti sınırları içindeki Kaşgar bölgesi ile Isık Köl yöresine de girmişlerdir. Çağın kaynaklarına bakılırsa, Kıtanlar 300 bin çadır halkı halinde (toplamı belki iki milyona yakın nüfus) Karahanlı ülkesini istilaya başlamış oluyordu. Bazı öncüleri ise Isık Köl'ün batısında bulunan başkent Balasagun'a sekiz günlük yere yaklaşmışlardır, işte bu ağır akın ve istila, Ortaasyadaki Türk boyları arasında yeniden büyük bir boylar göçü doğurdu. Göçebe Kıtanlar'ın bütün varlıklarıyla Türk boyları yurtlarına saldırışı, gerçekten ağır bunalıma yol açmış ve Türk boyları da bir birbirini yerlerinden sürerek, büyük bir göçe başlamışlardır.
XI. yüzyılın ilk yarısındaki büyük boylar göçü, Kimek ulusu üzerinde de kötü tesir bıraktı. Boybirliğinde ağır bir bunalım doğdu ve birlik bozuldu, öyle anlaşılıyor ki, yüzyılın ortalarına doğru ülke içindeki karışıklar çoğaldı ve zayıflamış bulunan merkezî idareye karşı baş kaldırmalar arttı. Öte yandan büyük nüfusa sahip Kıpçaklar'ın çevredeki boylar üzerinde hakimiyet kurmaya girişmesi, ayrıca bunlardan bir kısmının batıya doğru göçe başlaması, Kimek devleti'ni çözmüş olmalıdır. Boybirliğinin dağılışı ve merkezî idarenin çöküşü o derecede anî ve kesin olmuştur ki, yüzyılın ikinci yarısında Kimek devleti ve ulusunun adı bile unutulmaya başlamıştır. Onun yerini en kalabalık boy olarak Kıpçaklar aldı. Bu son husus, yurtta kalan Kıpçaklar'ın üstün sayılarıyla belki boybirliği idaresini ellerine geçirmeleri demek olabilir. Kimek ülkesindeki bütün boylar da bu Kıpçaklar'a bağlanmıştır.
Değerli eseri “Dîvanü Lügati't-Türk'ü yüzyılın ikinci yarısı ortalarında bitiren Karahanlı ülkesinden Kâşgarlı Mahmud Beg, Kimekler'den hiç söz etmez. Bu eserde, sadece, Kimek boybirliğinden olan ve yine Ertiş boyunda yaşayan Yimekler (Yemekler) tanıtılmış ve onların da Kıpçaklar'ın bir “cifi (oymağı) olduğu belirtilmiştir. Ancak Kaşgarlı, bu bilgiye hemen şunu da katmıştır: “Bizce onlar Kıfçak'tır, ama Kıfçak Türkleri kendilerini ayrı sayarlar.” Bu küçük açıklama bazı mühim hususları akla getirmektedir: Kimek boybirliği artık iyice dağılmış ve o toplayıcı ad unutulmuştur. Birlikten belki sadece Kıpçaklar ile Yimekler yerlerinde kalmışlardır. Pek kalabalık olan Kıpçaklar ise, kendilerini ayrı belki de üstün saymaktadırlar.