İNSANLARA DAİR
Valar, dağlarının ardında artık huzur içinde oturmuş; ve ışık verildiği için Orta Dünya'yı uzun süre korumasız bırakmış, Noldor'un gösterdiği cesaret dışında Morgoth'un egemenliğine karşı savaşılmamış. Suları aracılığıyla Dünya'daki haberleri toplayan Ulmo, en çok sürgünlere önem vermiş.
Bu dönemden sonrası Günel Yılları olarak hesaplanmışç Onlar Ağaçların Yılları'ndan daha çabuk geçer ve daha kısadır. Bu dönemde Orta Dünya'nın habası büyümenin ve ölümlülüğün soluğuyla ağırlaşmış, her şeyin değişimi ve yaşlanışı fazlasıyla hızlanmış; Arda'nın İkinci Baharı'nda, hayat toprağın üzerinde ve suyun içi de doğurmaya başlamış, Eldar çoğalmış ve Beleriand, yeni Güneş'in altında yeşerip güzelleşmiş.
Iluvatar'ın Genç Çocukları, Güneş'in ilk yükselişiyle birlikte Orta Dünya'nın doğu bölgelerindeki Hildorien topraklarında uyanmışlar; ama Güneş ilk kez Batı'da yükseldiği için ve İnsanların açılan gözleri oraya dönmüş, Dünya üzerinde gezindikleri sürenin çoğunda ayakları da o ynöe sapmış. Eldar tarafından İkinci Halk, Atani diye isimlendirilmişler; ama Takipçiler, Hildor diye de çağrılmışlar ve birçok başka isimle de: Sonradoğanlar, Apanonar, Hastalıklılar, Engwar ve Ölümlüler, Firimar; ve Gaspediciler, Yabancılar, Esrarlı, Kendinden Lanetli, Beceriksiz, Gece Korkakları, Güneş'in Çocukları diye. Ölümlerin artması ve Elflerin zayıflamasından önceki Eneski günler hakkındaki hikayelerde İnsanlara dair az şey anlatılır; Güneş'in ve Ay'ın ilk yıllarında dünyanın Kuzey'ine doğru gezinen insanlar, İnsanların Babaları, Atanatari, dışında. İnsanları yönlendirmek ya da Valinor'a yerleşmek üzere çağırmak için Hildorien'e hiçbir Vala gitmemiş; ve İnsanlar Valar'ı sevmektense onlardan korkumuş, anlaşmazlık ve dünyayla çekişme içinde oldukları için Güçler'in amaçlarını anlayamamışlar. Yine de Ulmo, Manwe'nin öğütlerinin ve iradesinin yardımıyla onları düşünmüş; mesajları onlara çoğu kez akan sularla gelmiş. Ama onların böyle konularda becerileri yoktur ve Elflerle karışmadan önceki günlerde becerileri daha da azdı. Suları severlerdi, su yüreklerini canlandırırdı ama mesajları anlayamazlardı. Yİne de birçok yerde uzun zaman önce Karanlık Elflerin onlarla tanışıp dostluk kurduğu söylenir; ve İnsanlar çocukluk devrelerinde bu kadim halkla, Elf ırkının, Balinor yollarına asla düşmemiş bu gezginlerin yoldaşları ve müridleri olmuş, Valar'ı sadece bir söylenti, uzak bir isim olarak bilmişler.
Morgoth o dönemde uzun süre Orta Dünya'ya dönmemiş ve kudreti ükke dışına fazla uzanmamış, üstelik yüce ışığın ani gelişi onu durdurmuş. Topraklarda ve dağlarda çok az tehlike varmıi; ve oralarda, çağlr önce Yavanna'nın düşüncesinde tasarlanıp, karanlıkta tohum olarak ekilmiş yeni şeyler sonunda tomurcuklanıp açmış. İnsanoğlu, Batı'ya, Kuzey'e ve Güney'e yayılmış; sevinçleri, sabah çiyinin daha kurumayıp tüm dalların yeşil olduğu anının sevinci gibiymiş.
Ama şafak kısadır ve yoğun gün genelde onun verdiği sözleri yalanlar; artık Kuzey'in güçlerinin büyük savaşlarının zamanına, Noldor, Sindar ve İnsanoğlu'nun Bauglir Morgoth'un ordularına karşı savaşıp mahvoldukları zamana yaklaşılmış. Bu sonu yaratmak için Morgoth'un geçmişte yaydığı ve artık düşmanlarının arasına yeniden yaydığı kurnaz yalanlar, Algualonde'deki kıyımın doğurduğu lanet ve Feanor'un yemini hep iş başındaymış. Burada o günlerde yapılanların sadece bir bölümü anlatılır, çoğu da Noldor'un söyledikleridir, Silmaril'lere ve kadarlerini karmakarışık eden ölümlülere dairdir. O günlerde İnsanların ve Elflerin endamları ve bedensel güçleri aynıydı, ama Elflerin zekaları, becerileri ve güzellikleri daha fazlaydı; Valinor'a yerleşip Güçler'e bakanlarsa, bu konularda ölümlü halkı geçtikleri gibi Karanlık Elfleri de geçtiler. Sadece, Doriath diyarında kraliçe Melian, Valar'ın akrabası olduğu için Sindar, Kutlu Diyar'ın Calaquendi'lerine neredeyse eşitti.
Elfler ölümsüzdü ve bilgelikleri çağdan çağa artıp durdu, ne bir hastalık ne de bir veba onlara ölüm getirdi. Aslında bedenleri Dünyeviydi ve yok edebilirlerdi; ve o günlerde, zamanın akışı içinde onları içten tüketecek ateş uzun süredir bedenlerinin içlerinde olmadığı için İnsan bedenlerine daha çok benziyorlardı. Ama insanlar daha zayıftı, silahlar ya da aksilikler onları daha kolay yok eder ve daha zor iyileşirlerdi; birçok hastalığa maruz kalırlar, yaşlanır ve ölürlerdi. Elfler, onların ölümünün ardından ruhlarına ne olacağını bilmezdi. Bazıları, onların da Mandos'un salonlarına gittiğini söyler; ama oradaki bekleme yeri Elflerin bekleme yeriyle aynı değildi ve Manwe dışında Iluvatar'ın maiyetinde sadece Mandos bilirdi, Dış Deniz'in kıyısındaki o sessiz salonlarda hatırlama zamanlarının peşinden nereye gittiklerini. Eli bir Silmaril'e değmiş olan Barahir oğlu Beren dışında kimse ölülerin konaklarından geri dönemedi; ama o da daha sonra ölümlü İnsanlarla asla konuşmadı. İnsanların ölümden sonraki yazgıları, belki de ne Valar'ın elindedir, ne de Ainur'un Müziği'ndeki kehanetler arasındadır.
Sonraki günlerde, Morgoth'un zaferi yüzünden, onun en büyük arzusu olan, Elfler ve İnsanların araları bozulduğunda, Elf ırkından gelip hala Orta Dünya'da yaşayanlar zayıflayıp azaldı, İnsanoğlu günışığını gaspetti. Quendi geniş toprakların ıssız bölgelerinde ve adalarda gezinmeye başladı, Batı'ya doğru yelken açıp Orta Dünya'dan yok olanlar dışındakiler aı ışığına ve yıldız ışığına sığındı, ormanlara ve mağaralara; gölgeler ve anılar haline geldi. Ama yılların şafağında Elfler ve İnsanlar kaynaşmış, birbirlerini akraba saymışlar ve yakınlaşmışlardı, İnsanlar arasında Eldar ilmini öğrenen ve Noldor reisleri içinde yüce ve yiğit sayılan İnsanlar vardır. Elflerin ve ölümlülerin ortak ürünleri olan, Earendil, Elwing ve çocukları Elrond ise Elflerin görkemini, güzelliğini ve yazgılarını paylaşacaktı.
Valar, dağlarının ardında artık huzur içinde oturmuş; ve ışık verildiği için Orta Dünya'yı uzun süre korumasız bırakmış, Noldor'un gösterdiği cesaret dışında Morgoth'un egemenliğine karşı savaşılmamış. Suları aracılığıyla Dünya'daki haberleri toplayan Ulmo, en çok sürgünlere önem vermiş.
Bu dönemden sonrası Günel Yılları olarak hesaplanmışç Onlar Ağaçların Yılları'ndan daha çabuk geçer ve daha kısadır. Bu dönemde Orta Dünya'nın habası büyümenin ve ölümlülüğün soluğuyla ağırlaşmış, her şeyin değişimi ve yaşlanışı fazlasıyla hızlanmış; Arda'nın İkinci Baharı'nda, hayat toprağın üzerinde ve suyun içi de doğurmaya başlamış, Eldar çoğalmış ve Beleriand, yeni Güneş'in altında yeşerip güzelleşmiş.
Iluvatar'ın Genç Çocukları, Güneş'in ilk yükselişiyle birlikte Orta Dünya'nın doğu bölgelerindeki Hildorien topraklarında uyanmışlar; ama Güneş ilk kez Batı'da yükseldiği için ve İnsanların açılan gözleri oraya dönmüş, Dünya üzerinde gezindikleri sürenin çoğunda ayakları da o ynöe sapmış. Eldar tarafından İkinci Halk, Atani diye isimlendirilmişler; ama Takipçiler, Hildor diye de çağrılmışlar ve birçok başka isimle de: Sonradoğanlar, Apanonar, Hastalıklılar, Engwar ve Ölümlüler, Firimar; ve Gaspediciler, Yabancılar, Esrarlı, Kendinden Lanetli, Beceriksiz, Gece Korkakları, Güneş'in Çocukları diye. Ölümlerin artması ve Elflerin zayıflamasından önceki Eneski günler hakkındaki hikayelerde İnsanlara dair az şey anlatılır; Güneş'in ve Ay'ın ilk yıllarında dünyanın Kuzey'ine doğru gezinen insanlar, İnsanların Babaları, Atanatari, dışında. İnsanları yönlendirmek ya da Valinor'a yerleşmek üzere çağırmak için Hildorien'e hiçbir Vala gitmemiş; ve İnsanlar Valar'ı sevmektense onlardan korkumuş, anlaşmazlık ve dünyayla çekişme içinde oldukları için Güçler'in amaçlarını anlayamamışlar. Yine de Ulmo, Manwe'nin öğütlerinin ve iradesinin yardımıyla onları düşünmüş; mesajları onlara çoğu kez akan sularla gelmiş. Ama onların böyle konularda becerileri yoktur ve Elflerle karışmadan önceki günlerde becerileri daha da azdı. Suları severlerdi, su yüreklerini canlandırırdı ama mesajları anlayamazlardı. Yİne de birçok yerde uzun zaman önce Karanlık Elflerin onlarla tanışıp dostluk kurduğu söylenir; ve İnsanlar çocukluk devrelerinde bu kadim halkla, Elf ırkının, Balinor yollarına asla düşmemiş bu gezginlerin yoldaşları ve müridleri olmuş, Valar'ı sadece bir söylenti, uzak bir isim olarak bilmişler.
Morgoth o dönemde uzun süre Orta Dünya'ya dönmemiş ve kudreti ükke dışına fazla uzanmamış, üstelik yüce ışığın ani gelişi onu durdurmuş. Topraklarda ve dağlarda çok az tehlike varmıi; ve oralarda, çağlr önce Yavanna'nın düşüncesinde tasarlanıp, karanlıkta tohum olarak ekilmiş yeni şeyler sonunda tomurcuklanıp açmış. İnsanoğlu, Batı'ya, Kuzey'e ve Güney'e yayılmış; sevinçleri, sabah çiyinin daha kurumayıp tüm dalların yeşil olduğu anının sevinci gibiymiş.
Ama şafak kısadır ve yoğun gün genelde onun verdiği sözleri yalanlar; artık Kuzey'in güçlerinin büyük savaşlarının zamanına, Noldor, Sindar ve İnsanoğlu'nun Bauglir Morgoth'un ordularına karşı savaşıp mahvoldukları zamana yaklaşılmış. Bu sonu yaratmak için Morgoth'un geçmişte yaydığı ve artık düşmanlarının arasına yeniden yaydığı kurnaz yalanlar, Algualonde'deki kıyımın doğurduğu lanet ve Feanor'un yemini hep iş başındaymış. Burada o günlerde yapılanların sadece bir bölümü anlatılır, çoğu da Noldor'un söyledikleridir, Silmaril'lere ve kadarlerini karmakarışık eden ölümlülere dairdir. O günlerde İnsanların ve Elflerin endamları ve bedensel güçleri aynıydı, ama Elflerin zekaları, becerileri ve güzellikleri daha fazlaydı; Valinor'a yerleşip Güçler'e bakanlarsa, bu konularda ölümlü halkı geçtikleri gibi Karanlık Elfleri de geçtiler. Sadece, Doriath diyarında kraliçe Melian, Valar'ın akrabası olduğu için Sindar, Kutlu Diyar'ın Calaquendi'lerine neredeyse eşitti.
Elfler ölümsüzdü ve bilgelikleri çağdan çağa artıp durdu, ne bir hastalık ne de bir veba onlara ölüm getirdi. Aslında bedenleri Dünyeviydi ve yok edebilirlerdi; ve o günlerde, zamanın akışı içinde onları içten tüketecek ateş uzun süredir bedenlerinin içlerinde olmadığı için İnsan bedenlerine daha çok benziyorlardı. Ama insanlar daha zayıftı, silahlar ya da aksilikler onları daha kolay yok eder ve daha zor iyileşirlerdi; birçok hastalığa maruz kalırlar, yaşlanır ve ölürlerdi. Elfler, onların ölümünün ardından ruhlarına ne olacağını bilmezdi. Bazıları, onların da Mandos'un salonlarına gittiğini söyler; ama oradaki bekleme yeri Elflerin bekleme yeriyle aynı değildi ve Manwe dışında Iluvatar'ın maiyetinde sadece Mandos bilirdi, Dış Deniz'in kıyısındaki o sessiz salonlarda hatırlama zamanlarının peşinden nereye gittiklerini. Eli bir Silmaril'e değmiş olan Barahir oğlu Beren dışında kimse ölülerin konaklarından geri dönemedi; ama o da daha sonra ölümlü İnsanlarla asla konuşmadı. İnsanların ölümden sonraki yazgıları, belki de ne Valar'ın elindedir, ne de Ainur'un Müziği'ndeki kehanetler arasındadır.
Sonraki günlerde, Morgoth'un zaferi yüzünden, onun en büyük arzusu olan, Elfler ve İnsanların araları bozulduğunda, Elf ırkından gelip hala Orta Dünya'da yaşayanlar zayıflayıp azaldı, İnsanoğlu günışığını gaspetti. Quendi geniş toprakların ıssız bölgelerinde ve adalarda gezinmeye başladı, Batı'ya doğru yelken açıp Orta Dünya'dan yok olanlar dışındakiler aı ışığına ve yıldız ışığına sığındı, ormanlara ve mağaralara; gölgeler ve anılar haline geldi. Ama yılların şafağında Elfler ve İnsanlar kaynaşmış, birbirlerini akraba saymışlar ve yakınlaşmışlardı, İnsanlar arasında Eldar ilmini öğrenen ve Noldor reisleri içinde yüce ve yiğit sayılan İnsanlar vardır. Elflerin ve ölümlülerin ortak ürünleri olan, Earendil, Elwing ve çocukları Elrond ise Elflerin görkemini, güzelliğini ve yazgılarını paylaşacaktı.