KAVRAMIN TANIMI
Kavram bir objenin zihindeki tasavvurudur. Buna fikir (idde) de diyebiliriz. Aristo için kavram "objenin tanımının bir kelime ile ifadesidir". Burada objenin tasdik veya inkârı yoktur. Kavram dille ifade edilirse mantıkda buna terim denilir.
DELÂLET (denotation):
Terim'in, kavramın bir ifadesi olduğunu söylemiştik. Biz kavramları bazı işaretlerle ifade ederiz. İşaretler ya sözlü veya sözsüz olur. Bütün ifade şekilleri mantığı ilgilendirmez, kavramın hangi şeklinin mantığı ilgilendirdiğini belirtmek için, çeşitli ifade şekillerini görelim. İslâm mantıkçıları bunları delâlet başlığı altında incelerler.
"Delâlet birşeydir ki onu anlamaktan başka bir şeyi anlamak lâzım gelir", sözlü veya sözsüz olur. Bunlar da "tabiî", "aklî" ve "vaz'î" diye üçer üçer ayrılarak delâletin altı şekli meydana gelir.
1— Sözlü tabiî delâlet: Oh, off, nidalarının bir ağrıya delâleti gibi.
2— Sözlü aklî delâlet: İşitilen bir sözün onu söyleyen adama delâleti gibi.
3— Sözlü vaz'î delâlet: İnsan teriminin konuşan hayvana delâleti gibi.
4— Sözsüz tabiî delâlet: Hasmını gören bir kişinin yüz ifadesinin değişmesi gibi.
5— Sözsüz aklî delâlet: Dumanın ateşe delâleti gibi.
6— Sözsüz vaz'î delâlet: Çizgilerin, işaretlerin delâletleri gibi.
Bunlardan mantığı ilgilendiren sözlü vaz'î delâlettir. Sözün klasik mantık için nekadar önemli olduğunu mantığın tanımı bahsinde görmüştük. Klasik mantığı ilgilendiren delâletin sözlü olması tabiîdir. Sözlü tabiî ve sözlü aklî delâletlerin mantığı ilgilendirmemeleri açıktır. Sözlü tabiî delâletler, belirsizdir. İnsanın herhangi bir feryadı, bir çığlığı onun bir ruh haline delâlet etse de, her zaman aynı şeyi ifade etmez. Meselâ bir "Ah..." sözü, ruhsal bir sıkıntıyı, organik bir acıyı, bir hiddeti ifade edebilir. Bunların belirsizliği yanında parça parça oluşları da onların mantık dışında bulunmalarının bir sebebidir. Yani böyle bir sözü başka sözlerle birleştirip hükümler, akılyürütmeler yapmak imkânsızdır.
Sözlü aklî denen delâlete gelince, burada, sözde kullanılan kelimelerin anlamları bahis konusu değildir. Bunlar bir nevi çağrışım vasıtalarıdır. Bir konuşmayı işitmekle, konuşanı görmeden' kime ait olduğunu bilmeye yanyan bu konuşmadaki söz değil ses rol oynar.
Sözlü vaz'î delâlette esas olan sözdür. Bu sözler anlamlıdır, objeleri ifade ederler. İşte klasik mantığın konu olarak aldığı kavramların delâletleri bu soydur.
KAVRAMIN ÖZELLİĞİ
Kavramla hayali birbirinden ayırmak gerekir. Hayal daima özeldir, belli bir objenin tasavvurudur, hayalde niteliğin rolü büyüktür. Kavram ise geneldir, objenin şu veya bu niteliğini taşımaz. At hayali ile at kavramını karşılaştıralım: At hayali, rengi, şekli ve duruşu ile belli bir atın, onu görür gibi zihinde canlandırılmasıdır. At kavramı ise belli bir atı ifade etmez, bütün atlar onun içerisine girer. Görülüyor ki kavram genel bir fikirdir.
KAVRAM ÇEŞİTLERİ
a- Tek tek ele alınınca:
Tümel,tekil ve tikel kavramlar: Eğer kavram bir sınıfın tümüne delâlet ediyorsa tümel ,bir sınıfın bir ferdine delâlet ediyorsa tekil kavram denilir. Meselâ, şehir, tümel; Ankara, tekil'dir. Kavramların bizzat kendileri yalın olarak ele alındığı zaman, böylece ya tümel veya tekil olur. Eğer kavram yalın olarak değil de, bir önermede, konu olarak alındığı zaman, tümel ve tekilden başka bir de tikel olur. Tikel kavramlar, bir sınıfın bir kısmına delâlet eder, bazı insanlar, bazı şehirler gibi...
Soyut ve somut kavramlar. Eğer kavram bir nesneye veya bir varlığa delâlet ediyorsa somuttur, insan, filozof, beyaz... gibi. Eğer kavram bir oluş tarzını ifade ediyorsa soyuttur, insanlık, beyazlık gibi.
Soyut ve somut kavramların başka bir tanımı: "somut kavramlar, zihne, zihinin tayinettiği bir konu içinde, bir şekil (forme) takdimederler (presenler). İnsan ve beyaz kavramlarının durumu böyledir. Soyut kavramlar ise konusuz olarak bir şekil takdim ederler. İnsanlık, beyazlık kavramlarında olduğu gibi. Soyut kavramlar bir konudan soyutlaştınlarak elde edilmişlerdir".
Kollektif (collectif) ve distribiitif (distributif) kavramlar: Bir fertler grubunda gerçekleşen kavramlar kollektif kavramlardır (meclis, ordu, sendika gibi), Distributif kavramlar da bir gruba delâlet ederler, fakat bunlar, grupta değil de fertte gerçekleşirler (insan, asker işçi v.s. gibi). Fertte ve grupta gerçekleşmenin ne demek olduğunu açıklamak için bir misal verelim. Bir işçi sendikasına dahil olan bir işçi için bu sendikadır diyemeyiz. Fakat işçi grubuna dahil olan birisi için bu işçidir diyebiliriz. Sendika kavramı, kendisini meydana getiren fertlerin herhangibirisinde gerçekleşemiyor. Fakat işçi kavramı, kendisini teşkil eden fertlerin herbirinde gerçekleşir.
Müsbet (positif) ve menfi (negatif) kavramlar:
İngiliz mantıkçısı De Morgan'a göre her kavram bir müsbet bir de menfi anlam taşır. Meselâ "insan" kavramı Ahmet için müsbet olarak doğrudur (Ahmet insandır), at için ise menfi olarak doğrudur (at insan-olmayandır ) böylece "insan" kavramı müsbet, insan -olmayan kavramı menfidir. Müsbet ve menfi kavram fikri bütün varlığı kaplar. De Morgan müsbet kavramları büyük harflerle menfi kavramları küçük harflerle gösteriyor. Meselâ X = insana x = insan olmayandır. Böylece X + x = bütün varlıklar".
Bu şekilde alınan kavram çifti birbirinin çelişiği (nakizi) olur. İnsan, insan-olmayanın; insan-olmayan, insanın çelişiğidir. İleride göreceğimiz gibi önermelerin çelişikliği farklı bir anlamdadır.
Birbiri ile ilişkileri bakımından:
Bir kavram başka bir kavrama yüklendiğinde, yüklenen kavram, yüklendiği kavrama olan nisbeti bakımından ya özsel (zatî) veya ilintisel (arızî) olur.
Bir kavram yüklem olarak herhangi bir şeye yüklendiği zaman, yüklenen kavram, o şeyin özünün dışında değilse, yani yüklenilenin varlığı yüklenene bağlı ise, yüklenen kavrama özsel denilir. Meselâ, insan akıllı bir hayvandır önermesinde, insan kavramına "akıllı hayvan" kavramı yüklenmiştir. İnsanın insan olması onun akıllı hayvan olmasına bağlıdır. O halde, "akıllı hayvan" kavramı, "insan" kavramına nisbetle özseldir. Eğer yüklenen kavram, yüklendiği şeyin Özüne dahil değil ise, yani yüklenen kavram ortadan kaldırılınca yüklenilen ortadan kalkmıyorsa yüklenen kavrama yüklenilene nisbetle ilintisel denilir. Meselâ İnsan gülücüdür, önermesinde, gülücülük insamn Özüne dahil olmadığından, gülücü kavramı insan'a nisbetle ilintiseldir.
Kavram bir objenin zihindeki tasavvurudur. Buna fikir (idde) de diyebiliriz. Aristo için kavram "objenin tanımının bir kelime ile ifadesidir". Burada objenin tasdik veya inkârı yoktur. Kavram dille ifade edilirse mantıkda buna terim denilir.
DELÂLET (denotation):
Terim'in, kavramın bir ifadesi olduğunu söylemiştik. Biz kavramları bazı işaretlerle ifade ederiz. İşaretler ya sözlü veya sözsüz olur. Bütün ifade şekilleri mantığı ilgilendirmez, kavramın hangi şeklinin mantığı ilgilendirdiğini belirtmek için, çeşitli ifade şekillerini görelim. İslâm mantıkçıları bunları delâlet başlığı altında incelerler.
"Delâlet birşeydir ki onu anlamaktan başka bir şeyi anlamak lâzım gelir", sözlü veya sözsüz olur. Bunlar da "tabiî", "aklî" ve "vaz'î" diye üçer üçer ayrılarak delâletin altı şekli meydana gelir.
1— Sözlü tabiî delâlet: Oh, off, nidalarının bir ağrıya delâleti gibi.
2— Sözlü aklî delâlet: İşitilen bir sözün onu söyleyen adama delâleti gibi.
3— Sözlü vaz'î delâlet: İnsan teriminin konuşan hayvana delâleti gibi.
4— Sözsüz tabiî delâlet: Hasmını gören bir kişinin yüz ifadesinin değişmesi gibi.
5— Sözsüz aklî delâlet: Dumanın ateşe delâleti gibi.
6— Sözsüz vaz'î delâlet: Çizgilerin, işaretlerin delâletleri gibi.
Bunlardan mantığı ilgilendiren sözlü vaz'î delâlettir. Sözün klasik mantık için nekadar önemli olduğunu mantığın tanımı bahsinde görmüştük. Klasik mantığı ilgilendiren delâletin sözlü olması tabiîdir. Sözlü tabiî ve sözlü aklî delâletlerin mantığı ilgilendirmemeleri açıktır. Sözlü tabiî delâletler, belirsizdir. İnsanın herhangi bir feryadı, bir çığlığı onun bir ruh haline delâlet etse de, her zaman aynı şeyi ifade etmez. Meselâ bir "Ah..." sözü, ruhsal bir sıkıntıyı, organik bir acıyı, bir hiddeti ifade edebilir. Bunların belirsizliği yanında parça parça oluşları da onların mantık dışında bulunmalarının bir sebebidir. Yani böyle bir sözü başka sözlerle birleştirip hükümler, akılyürütmeler yapmak imkânsızdır.
Sözlü aklî denen delâlete gelince, burada, sözde kullanılan kelimelerin anlamları bahis konusu değildir. Bunlar bir nevi çağrışım vasıtalarıdır. Bir konuşmayı işitmekle, konuşanı görmeden' kime ait olduğunu bilmeye yanyan bu konuşmadaki söz değil ses rol oynar.
Sözlü vaz'î delâlette esas olan sözdür. Bu sözler anlamlıdır, objeleri ifade ederler. İşte klasik mantığın konu olarak aldığı kavramların delâletleri bu soydur.
KAVRAMIN ÖZELLİĞİ
Kavramla hayali birbirinden ayırmak gerekir. Hayal daima özeldir, belli bir objenin tasavvurudur, hayalde niteliğin rolü büyüktür. Kavram ise geneldir, objenin şu veya bu niteliğini taşımaz. At hayali ile at kavramını karşılaştıralım: At hayali, rengi, şekli ve duruşu ile belli bir atın, onu görür gibi zihinde canlandırılmasıdır. At kavramı ise belli bir atı ifade etmez, bütün atlar onun içerisine girer. Görülüyor ki kavram genel bir fikirdir.
KAVRAM ÇEŞİTLERİ
a- Tek tek ele alınınca:
Tümel,tekil ve tikel kavramlar: Eğer kavram bir sınıfın tümüne delâlet ediyorsa tümel ,bir sınıfın bir ferdine delâlet ediyorsa tekil kavram denilir. Meselâ, şehir, tümel; Ankara, tekil'dir. Kavramların bizzat kendileri yalın olarak ele alındığı zaman, böylece ya tümel veya tekil olur. Eğer kavram yalın olarak değil de, bir önermede, konu olarak alındığı zaman, tümel ve tekilden başka bir de tikel olur. Tikel kavramlar, bir sınıfın bir kısmına delâlet eder, bazı insanlar, bazı şehirler gibi...
Soyut ve somut kavramlar. Eğer kavram bir nesneye veya bir varlığa delâlet ediyorsa somuttur, insan, filozof, beyaz... gibi. Eğer kavram bir oluş tarzını ifade ediyorsa soyuttur, insanlık, beyazlık gibi.
Soyut ve somut kavramların başka bir tanımı: "somut kavramlar, zihne, zihinin tayinettiği bir konu içinde, bir şekil (forme) takdimederler (presenler). İnsan ve beyaz kavramlarının durumu böyledir. Soyut kavramlar ise konusuz olarak bir şekil takdim ederler. İnsanlık, beyazlık kavramlarında olduğu gibi. Soyut kavramlar bir konudan soyutlaştınlarak elde edilmişlerdir".
Kollektif (collectif) ve distribiitif (distributif) kavramlar: Bir fertler grubunda gerçekleşen kavramlar kollektif kavramlardır (meclis, ordu, sendika gibi), Distributif kavramlar da bir gruba delâlet ederler, fakat bunlar, grupta değil de fertte gerçekleşirler (insan, asker işçi v.s. gibi). Fertte ve grupta gerçekleşmenin ne demek olduğunu açıklamak için bir misal verelim. Bir işçi sendikasına dahil olan bir işçi için bu sendikadır diyemeyiz. Fakat işçi grubuna dahil olan birisi için bu işçidir diyebiliriz. Sendika kavramı, kendisini meydana getiren fertlerin herhangibirisinde gerçekleşemiyor. Fakat işçi kavramı, kendisini teşkil eden fertlerin herbirinde gerçekleşir.
Müsbet (positif) ve menfi (negatif) kavramlar:
İngiliz mantıkçısı De Morgan'a göre her kavram bir müsbet bir de menfi anlam taşır. Meselâ "insan" kavramı Ahmet için müsbet olarak doğrudur (Ahmet insandır), at için ise menfi olarak doğrudur (at insan-olmayandır ) böylece "insan" kavramı müsbet, insan -olmayan kavramı menfidir. Müsbet ve menfi kavram fikri bütün varlığı kaplar. De Morgan müsbet kavramları büyük harflerle menfi kavramları küçük harflerle gösteriyor. Meselâ X = insana x = insan olmayandır. Böylece X + x = bütün varlıklar".
Bu şekilde alınan kavram çifti birbirinin çelişiği (nakizi) olur. İnsan, insan-olmayanın; insan-olmayan, insanın çelişiğidir. İleride göreceğimiz gibi önermelerin çelişikliği farklı bir anlamdadır.
Birbiri ile ilişkileri bakımından:
Bir kavram başka bir kavrama yüklendiğinde, yüklenen kavram, yüklendiği kavrama olan nisbeti bakımından ya özsel (zatî) veya ilintisel (arızî) olur.
Bir kavram yüklem olarak herhangi bir şeye yüklendiği zaman, yüklenen kavram, o şeyin özünün dışında değilse, yani yüklenilenin varlığı yüklenene bağlı ise, yüklenen kavrama özsel denilir. Meselâ, insan akıllı bir hayvandır önermesinde, insan kavramına "akıllı hayvan" kavramı yüklenmiştir. İnsanın insan olması onun akıllı hayvan olmasına bağlıdır. O halde, "akıllı hayvan" kavramı, "insan" kavramına nisbetle özseldir. Eğer yüklenen kavram, yüklendiği şeyin Özüne dahil değil ise, yani yüklenen kavram ortadan kaldırılınca yüklenilen ortadan kalkmıyorsa yüklenen kavrama yüklenilene nisbetle ilintisel denilir. Meselâ İnsan gülücüdür, önermesinde, gülücülük insamn Özüne dahil olmadığından, gülücü kavramı insan'a nisbetle ilintiseldir.
Last edited by ^^obicham_te^^ on Tue Jun 16, 2009 12:08 am; edited 1 time in total